Sitem hakkinda

Bu sitede diger sitelerden sectigim yada gazetelerden buldugum ve sizlerle paylasmak istedigim yazi,siir,resim vs seyleri bulacaksiniz.Umarim begenirsiniz.

Okuduklarim


Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu
SS Süleyman Soylu

Dinlediklerim

Sabahat Akkiraz | Bergüzar
Bergüzar

Seyrettigim filmler

MISAFIR DEFTERI

Dienstag, 3. Mai 2005

Ofli hoca sohbetleri 2

KADUNIN GÖNLI FINDUKLUKTA KALDI CEMAAT
Ses cikartmayun, lafimi dinleyun, bunlar burada söylenecek konisik olmasa, hoca efendu söylemez, bu cübbeyi bosuna giymeduk, cahul degiluz, lafuni hoca efendu kirk tartar, bir söyler, ne sanaysiniz hoca efendiyi

Ey müminler, su Boztepe'den Trabzon'a bakaysin, diyorsin ki icinden, insanlar isin'de gücünde, ne rahat, iste böyle degil sayun cemaat, memleket alttan alta kaynay, kaynay ...

Kadunin biri bizim hanima danismis. Bu isler böyledur, bizim hanum da uygun uygun bana söyler, seriatun gereguni söyleriz, hanum da yine kaduna söyler.

Dinle cemaat, neler var, hangi devurda yacayruk, bunlarun hepsi alamet, alamet ...

Bu kadun yazin, mayis basinda köye cikarmis kadun basina. Anlasilan o ki, kocasi da kavatin biriymis, kadun kismi tek basina köy yolina yollanir mi?

Iste bu utanmaz kadunun finduklukta marabalariyla basundan bir is gecmistur, is ki ne is, alamet bunlar, iyi dinle Müslüman, anla hangi devurda yasayruk.

Bu marabadan olmus mi bir usak, kocasi da sanayki bu usak benum usak ...
Ee kadun, sesuni cikartma otur asagi, daha ne belani araysin.

Simduk, bu kadunin üc ayluk bebegu, her gece kadunin rüyasina giriymis, kadunin girtlaguna yapisip, bogaymis, ne diymis usak, "Anne! Anne! beni babama götür, beni babama götür, yoksa seni bogarim..." Üc ayluk usak deyu bu laflaru eyi dinle.

Her gece böyleymis, kadunin yalancisiyum.

Bizum hamina demus ki bu rezul kadun, hoca efendu iyi bilur, cocugu maraba babasina götüreyim mi? Hoca efendi kitaba bir baksun, cocugu maraba babasina götürmesem daha büyük günaha mi girerum.

Bak kadunin rezuline. Kadun degil mu, insani vezur de yapar, rezul de..., Simdi bu kadun benden cevap bekliy. Bu iffetsiz seytan kadunun suci yoktir cemaat, kocasi kavat bunin, kadun basina köy yolina yollanir mi kadun kismi ...

Hanuma iyi tembih ettim. Gelursa bu kadin, desun ki ona, hoca efendi kitabin her bir yanina bakti. Cocugu maraba babasina götürmesi cehennemluk günahtur, otirsun asagu, kessun sesuni.

Nicun dersenuz cemaat, daha anlamadunuz mi, kadunin kendi gönli ister marabaya gitmek, üc ayluk melake usak baba mi bilur

... Kadunin gönlü finduklukta kaldi cemaat, finduklukta kaldi. Alacak bizden fetvayi kosacak findukluga.

Ey cemaat nedur bu memleketun hali. Ne namus kaldi, ne haya, böyle karilari ne yapacasun, ama bilecesunuz ki böyle kariya böyle koca müstehaktur, ula pezevenk, kari kismi tek basina köy yolina yollanir mi?

“Ilımlı laiklik olmaz mı?”

Başbakan ile Genelkurmay Başkanı arasında ideolojik ayrılık mı, yoksa yaklaşım farklılığı mı var? Ya da dünya görüşleri mi farklı? Aslında dünyayı kendi baktığımız gibi görmüyoruz. Dünyamızı bize dün din gösteriyordu; artık buna ilaveten medya da gösteriyor ve tasvir ediyor. İşte buna dünya görüşü diyorlar.

Medya dediğimiz bir kurumlar toplamıdır; gazetedir, radyodur, televizyondur. Netice itibariyle sahibinin sesidir. Sahibi de sermayedarlar. Ama devlet eliyle sermayedar yaratılan Türkiye'de 150 yıldır tepeden kapitalistleştirme ya da modernleştirme ile, bize tepeden bakanlar, dünyayı nasıl görmemizi de tanzim ediyorlar. Tepeden, yani devlet katından. Medya gibi devlet de bir kurumlar toplamı işte... Peki kurumsallaşmış bürokrasinin içinde en etkilisi hangisi? Evet, lafı nereye getirdiği anladınız. Türkiye'de üniformalı bürokrasi de, din ya da medya (sermaye) gibi, kendisini dünya görüşümüzü tanzim etmekle mükellef sayıyor. Ama onunla ideolojik mücadele pek akla yatkın bir iş değil. Bu ülkede, üniformalılar sivilleri eleştirebilir. Siviller üniformalıları eleştirince 59. madde devreye girer.

Öte yandan biz millet olarak sadece asker olmak isteyen çocuklarımızı değil, galiba "toplum mühendisi" (sosyolog, iktisatçı, siyaset bilimci, psikolog ve dahi cumhurbaşkanı) olmak isteyenleri Harbiye'ye gönderiyoruz. Genelkurmay Başkanı son konuşmasında, bütün bu mesleklerin fevkinde bir değerlendirme yapmamış mıydı? MGK toplantısında da, generaller sosyolojik bir rapor sunmuşlar; bunu da yeni öğrendim.

Milliyet gazetesi yazarları üç beş gün önce Başbakan ile kahvaltı etmişlerdi. Taha Akyol, Başbakan'ın hemen her soruna yaklaşımında "pragmatik akılcılık" sergilediğinin altını çizmişti. Ki bu Amerikan tarzı kapitalist bir zihniyettir. Ayrıca Başbakan, "bir belediye başkanının iç çamaşırlı manken fotoğraflarını sansürlediği" kendisine hatırlatıldığında şöyle cevap vermişti: "Nihat yapmaz öyle şey, kendisi de bornoz sektöründe çalışıyor." Peki siz söyleyin, burada dinin imanı mı, paranın ideolojisi mi söz konusu?

Genelkurmay Başkanı yine son konuşmasında: "Türk-Amerikan ilişkilerinin kötü bir dönemden geçtiği ve ilişkilerde bir kriz yaşandığı şeklindeki değerlendirme ve söylemler gerçekçi değildir" tespitini yapmıştı. Erdoğan da, işgalin ilk günlerinde, 31 Mart 2003'te Wall Street Journal'da aynen şöyle demişti: "Kahraman genç kadın ve erkek Amerikan askerlerinin, olabilecek en az kayıpla evlerine dönmeleri için dua ediyorum." 4 Ocak 2005 tarihinde Abdullah Gül "ABD ile ilişkiler her şeyin üzerindedir" sözüyle tarihe dipnot düşmüştü. Zaten yıllar öncesinde, 4 Eylül 1997 tarihli Zaman gazetesinde Fethullah Gülen bu dipnotun temelini atmıştı: "İnanmış bir insanın Batı karşısında, Amerika'yla entegrasyon karşısında olması katiyyen düşünülemez." IMF, serbest piyasa, ABD ve AB gibi temel memleket meselelerinde pek farklı düşünmeyenler arasında, demek ki, köklü ideolojik ayrılıktan ziyade bir yaklaşım farkından söz edilebilir. (AB'den bugüne dek Genelkurmay Başkanı'nın siyasete müdahalesi konusunda pek bir tepki gelmemiş olması da manidar değil mi?) Sanırım tek anlaşamadıkları konu, şu laiklik tanımı. Bir ortasını bulsalar da biz de rahat etsek. Bu kadar sertliğe ne lüzum var? "Ilımlı İslam" olmuyorsa, mesela "ılımlı laiklik" deseler... Neme lazım, aslında ortalığı karıştıran da zaten sevgili halkımızdan başkası değil. Seçimlerde AKP'yi iktidara getirir ve anketlerde en güvenilir kurumların başında da askeriyeyi sayar. Biz de işte böyle pirincin taşını ayıklarız.

Melih Pekdemir

2.5.2005
melihpekdemir@birgun.net

Aziz Nesin
Bam teli
Can Dündar
CUMOK
Enver gökce
Enver Karagöz
Fikri Sönmez
Gülten Akin
Karamizah
Laz Kapital
Melih Pekdemir
Nazım Hikmet
Ofli hoca
Oguz Aral
Oguzhan Muftuoglu
Okuma kösesi
... weitere
Profil
Abmelden
Weblog abonnieren