Sitem hakkinda

Bu sitede diger sitelerden sectigim yada gazetelerden buldugum ve sizlerle paylasmak istedigim yazi,siir,resim vs seyleri bulacaksiniz.Umarim begenirsiniz.

Okuduklarim


Barış Pehlivan , Barış Terkoğlu
Metastaz

Dinlediklerim

Seyrettigim filmler

MISAFIR DEFTERI

Karamizah

Sonntag, 12. November 2006

Devrin "İleri" Gelenlerinden Biri...,

Akıl hastanesinde konuşma yapıyor,
yan gelip yatanlara, belgesi olmadan konuşanlara çatıyormuş.

Bir kişi dışında dinleyicilerin tümü konuşmacıyı alkışlamışlar.

Korumalar alkışlamayan adamı sıkıştırarak:
- Sen niye alkışlamıyorsun l.. diye sormuş.

Adam yanıtlamış
- Ben hastabakıcıyım

Montag, 21. August 2006

İndirdi mi, indirdi mi?

Karadeniz'in dağ köylerinden birinde köylüler namazı üç vakit kılıyorlarmış. Bir süre sonra üç vakit namaz kendilerine zor gelmeye başlamış. Temel'i görevlendirip vakitler azaltılabilir mi diye sormak üzere il müftüsüne yollamışlar. Müftü, Temel'i dinledikten sonra kızmış. "Hiç üç vakit namaz olur mu? Beş vakit kılacaksınız," diye kovalamış.

Akşam köylüler yamaca birikip aşağıdan gelecek Temel'i gözlemeye başlamışlar. Temel yokuşun altında belirince sabırsızca bağırmışlar: İndirdi mi, indirdi mi?

Temel yanıtlamış: Bindirdi... Bindirdi!

Montag, 31. Juli 2006

Yengec

Genç bir yengeç, bir sardalye balığına âşık olmuş. Ne var ki, sardalye balığı kentli bir ailedenmiş ve çarpuk çurpuk yürüyenlerden nefret edermiş.
Genç yengeç, düzgün yürümek için uğraşa savaşa bir akşam sardalye balığının kapısını çalmış:
- Bak, demiş; öğrendim düzgün yürümesini. Bu da aşkımı kanıtlamıyor mu sana?
***
Sardalye balığı, yengecin gösterdiği başarıdan o kadar etkilenmiş ki, yanına almış kendisini ve çılgın bir aşk gecesi yaşamışlar.
Ama ertesi sabah uyandıklarında, sardalye bakmış ki yengeç, tüm yengeçler gibi yine yan yan yürümekte...
Büyük bir düş kırıklığı içinde bağırmaya başlamış:
- İşte yine çarpık çarpık yürümeye başladın. Beni hiç sevmemiş olduğun anlaşılıyor.
Genç yengeç, boynu bükük, sardalyeye dönmüş:
- Hiç sevmez olur muyum, çok seviyorum seni, demiş. Ne çare ki, akşam olduğu gibi, sürekli sarhoş kalamıyorum. Sarhoşluğum geçince de, yine kendim gibi başlıyorum yürümeye...

Bilmiyorum...

Vaktiyle kendisini halkımızın eğitimine adamış, Cumhuriyet'in idealist öğretmenlerinden biri; Üsküdar'a geçmek için, Beşiktaş'tan bir sandala binmiş.
Sandalcı, akıntıları geçmek için sık sık ayağa kalkarak küreklere asılırken, karşısında oturan öğretmen soruyormuş:
- Sen çarpım cetvelini biliyor musun?
Kan ter içindeki sandalcı:
- Bilmiyorum, diyormuş.
Öğretmen:
- Öyleyse, diyormuş; hayatının 3'te 1'ini kaybettin... Peki, coğrafya biliyor musun?
Sandalcı yine:
- Bilmiyorum, diyormuş.
- Öyleyse hayatının 3'te 1'ini daha kaybettin... Peki, tarih biliyor musun?
Gıcırtısı artan bir yanıt geliyormuş:
- Bilmiyorum...
***
O sırada karşılıklı geçen iki vapurun da dalgalarını yiyince, sandal devrilivermiş ve bu kez sandalcı sormuş, çırpınmaya başlayan öğretmene:
- Hey hemşerim, yüzme biliyor musun sen?
Öğretmenin, sularla dolu ağzından boğuk bir ses çıkmış:
- Bilmiyorum...
- Öyleyse sen, tümünü birden kaybettin hayatının...

Montag, 17. Juli 2006

Ofli Hoca

Ofli Hoca birgün dağılan pazaryerinde meyve çürüklerini toplayan bir dilenci görmüş. Adam meyveleri yıkayıp,kurulayıp bi güzel yemiş. Sonrada Allah'a şükretmiş.
Hoca demiş: Ne şükredeysün! Senin gibi kanaatkâr kulu bulmuş, O şükretsün!

Montag, 3. Juli 2006

Sarhoş imam

Osmanlının işlerin iyice kötülediği son dönemlerinde bir "sarhoş imam" varmış. İşler kötüye gittikçe dönemin yetkililerine haber salar, eğer kendisini Yeni Camiye vaiz yaparlarsa işleri düzelteceğini ileri sürermiş. Tabi kimse onun bu isteğine aldırış etmemiş.

Fakat işler de bir türlü düzelmez, her geçen gün daha da kötüye gidermiş. Bir gün nasıl olmuşsa olmuş, belki çaresiz kalan yetkililer bir de bunu deneyelim demişler ve sarhoş imamı Yeni Cami'ye vaiz tayin etmişler. O gün bir cenaze kaldırılacakmış. Cenaze namazı kılındıktan sonra bizim imam tabutun başucu-na eğilerek bir şeyler fısıldamış. Cenazeden sonra meraklılar ne söyledin merhuma diye sormuşlar imama. İmam efendi şöyle demiş, "Merhuma, 'şimdi sen öbür tarafa gidince sana dünyanın halini sorarlar, sen onlara 'sarhoş imam Yeni Cami'ye vaiz oldu'de, onlar dünyanın ne hale geldiğini anlarlar ".

Montag, 26. Juni 2006

Bilmem Seçim Ne Zaman

Adamın biri yolda giderken, birden ayağı kayıp düşmüş.
Arkasından gelen adam, kalkmasına yardım etmiş.
Düşen adam teşekkür ettikten sonra "sizin bu iyiliğinize
nasıl karşılık verebilirim?" demiş.

- Vallahi ben iktidar partisinin bir üyesiyim.
İlk seçimlerde bizim partiye oy verirseniz, ödeşmiş oluruz...

Adam ters ters bakmış karşısındakine:
- Beyefendi, beyefendi, demiş.
Ben düşünce kıçımı yere vurdum, kafamı değil...

Dienstag, 18. April 2006

ben de dogru cevap veremedim

Küçük Ali okula basladigindan beri her gün ögretmeni Aysel
hanima gidip,

- "Örtmenim beni yanlis sinifa koydunuz, benim
yerim birinci sinif degil, ablam üçüncü sinifta ama ben en az onun kadar
akilliyim, hiç olmazsa beni üçüncü sinifaalin" diye sikayet
edermis. Bundan sikilan Aysel ögretmen bir gün Ali'yi kaptigi gibi okul
müdürüne çikmis
ve olayi anlatmis. Okul müdürü:
-"Peki" demis, "Bu çocugu bir imtihan edelim,
yeri üçüncü
sinifsa o sinifa koyalim" ve baslamis sorgulamaya,
- Iki kere iki?
- Ali hemen"Dört" demis,
-"Sekiz kere dokuz?"
Ali hemen -"Yetmis iki" demis,
-"Kaç mevsim var?"
Ali hemen -"Dört" demis.
Bu sirada Aysel hocada
-"Müsaade ederseniz bir kaç soruda ben
sorayim" demis ve
sormus: -"Söyle bakalim Ali, ineklerde dört tane ama bende iki
tane var, bu nedir?" Ali hemen
-"Ayak" demis, Aysel hoca sormus
-"Peki senin pantolonunda olupta benim
pantolonumda olmayan sey nedir?" Ali hemen yanitlamis -"Cep".
Bunun üzerine Aysel hoca dönmüs müdüre,
-"Uçe koyalim hocam" diyecekken
Müdür, Aysel hocanin sözünü kesmis,
-"Hocam, bu çocugu üçe degil besinci sinifa
koyalim, zira son iki suale ben dogru cevap
veremedim"

Dienstag, 21. März 2006

Neyzen Tevfik e bir gün sorarlar:

— Çalarken mi neşelenirsin, yoksa neşeli olduğun
zaman mı çalarsın?

O günlerde Maliye Bakam hakkında yolsuzluk dedi­ koduları alıp yürümüştür.

Neyzen Tevfik, fırsatım kaçırmaz:

— Maliye Bakanı değilim ki, çalarken neşeleneyim,
cevabını verir.

Dienstag, 7. März 2006

KOMONİSTLİK

Polis, Diyarbakır'da bir öğrenci evini basmış, bir sürü kitap toplamış, ğgrenciler bir köşede sinmiş oturuyor, ama öyle pek de tehlikeli bir şey yok bulunanlar arasında.

Çocukları asıl endişelendiren, arkalarındaki duvarda asılı Karl Marx'ın resmi.

Bir ara, polislerden biri sormuş:
- Ula bu kimin resmidir?

Hah, demiş çocuk içinden, şimdi mıçtık...
- Dedemin resmi abi...

Polis sinirle dişlerini sıkmış, öğrencinin ensesine bir şaplak atmış:
- Ula utanmisan, a pezev.., bele nur yüzlü, bele ak sakallı bir deden vardir,
kakmişsan komonistlik yapisen...

Aziz Nesin
Bam teli
Can Dündar
CUMOK
Enver gökce
Enver Karagöz
Fikri Sönmez
Gülten Akin
Karamizah
Laz Kapital
Melih Pekdemir
Nazım Hikmet
Ofli hoca
Oguz Aral
Oguzhan Muftuoglu
Okuma kösesi
... weitere
Profil
Abmelden
Weblog abonnieren