Sitem hakkinda

Bu sitede diger sitelerden sectigim yada gazetelerden buldugum ve sizlerle paylasmak istedigim yazi,siir,resim vs seyleri bulacaksiniz.Umarim begenirsiniz.

Okuduklarim


Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu
SS Süleyman Soylu

Dinlediklerim

Sabahat Akkiraz | Bergüzar
Bergüzar

Seyrettigim filmler

MISAFIR DEFTERI

Dienstag, 29. Mai 2007

Siyasette keklik öyküsü...

Çocukluğumda dağların ardını hep merak ederdim. Bu dağın, bu dağların arkasında neler var diye kendi kendime sorardım. Ve merakım büyüdükçe büyürdü. Uçakla uçmaya başladığım günden beri bu merakım kalmadı. Dağların, tepesini de ardını da görür oldum...

Doğanın seyrinden bana kalanlar; doğa içindeki dokuları, renkleri, oluşumları bir arada tutma, koruma ve yaşatma becerisine sahipti. Bu seyrine doyulmaz tanıklık bir süre sonra tutkuya dönüştü. Gülle, kaktüs, yabani otlarla, her tür çiçek bir arada açıyor; arı ile kelebek uçuyor, kurtla kuzu yaşıyor, tilki de tilkiliğini yapıyor.

Kuşkusuz doğanın da kuralları var. O kuralları, doğa ile yaşarken; tanımak, bilmek ve korumak gerekir. Çünkü doğa yaşamın hiçbir alanında boşluk tanımıyor. Boşluklar en kısa zamanda dolduruluyor...

Siyasi yapı içinde yer almadan önce liderleri merak ederdim. Onlarla tanışınca, buluşunca, çalışınca meraklarım yerini; kimin de tanışmanın sevincine, örnek almaya, kimin de temkinli olmaya kiminde de düş kırıklığına dönüştü...

Yine de siyaset içinde yer almalı, olmayan siyaset okulunu siyasi çalışmalarla yaratmalı, profesyonel olmayı hedefleyip, amatör bir özle etkinlikleri sürdürmeli. Yoksa dünyanın en güzel yönetme sanatı olan siyaset, çirkinliklerden güzellikler yaratabilir mi?

Siyasetin de kuralları var ve olmalı. Doğa kurallarını koruyarak, tüm varlıkların bir arada yaşamına olanak veriyor. Siyaset de doğası gereği konumlandığı ülkede çokkültürlülüğü yaşatmaya özen göstermeli...

Kuşkusuz siyaset etnik ve inançsal yapıları siyasallaştırarak yapılamaz ama var olan renkler, özgünlüklerle bir arada yaşam mücadelesi adına sorunlar birlikte çözülmeli. Etnik yapılar üzerinde siyaset yapmıyoruz diyerek içinden çıktığı yapıya yabancı, sorunlardan habersiz unsurlarla yürümek hangi siyasi yapıya ne kazandırır ki? İnançsal temel üzerinde siyaset yapmıyoruz ama 'demesinler bizde de yok' örneğinde olduğu gibi inancını söylemekte kekeme olanlarla yürümek, ne denli sağlıklı ve saygın?

Anadolu'da hep bir keklik öyküsü anlatılır. Soyuna ihanet eden keklik öyküsü. Keklik pazarında dolaşan keklik alıcısı pahalı kekliğin hünerini sorar. Satıcı başlar anlatmaya: "Bu keklik öyle bir öter ki, tüm keklikler toplanır. Avcı da onları avlar." "Öyle mi?" Pahalı kekliği satın alan akıllı, kimlikli, soyuyla barışık ve korumaya özenli biri 'soyunu satan, gün gelir beni de satar' diyerek satın aldığı kekliğin yaşamına son verir. Bu öykü soylu ve erdemli olma adına örneklerle en çok da seçim dönemi anlatılır.

Ne yazık ki, bu dönem keklikler de keklik öyküsü anlatmaya başladı...

Siyasette çağdaş açılımları düşleyen, öngö-rülü liderler 'keklik soylu' olanlarla siyaset yapmak yerine; özüyle barışık, özgün, çağdaş, üretken, tüm insanları sevgiyle kucaklayan, özü, sözü bir olan bireylerle siyasette çağdaş açılımlar yaratabilirler.

Yoksa kendi kaderini değiştirmeyi hedefleyenler, toplumun kaderini değiştirebilir mi? Ya da bireysel yoksullukları gidermeye kilitlenmiş insanlar, geniş kitlelerin yoksulluklarını çözecek projeler yaratabilirler mi?

Yaşar Seyman
yasarseyman@birgun.net 28/05/07

Aziz Nesin
Bam teli
Can Dündar
CUMOK
Enver gökce
Enver Karagöz
Fikri Sönmez
Gülten Akin
Karamizah
Laz Kapital
Melih Pekdemir
Nazım Hikmet
Ofli hoca
Oguz Aral
Oguzhan Muftuoglu
Okuma kösesi
... weitere
Profil
Abmelden
Weblog abonnieren