ÇAMURU FATSA TEMİZLER...
Bugün gökdelen desenli ‘dünya kenti’ kıyafeti giydirilmeye çalışılan kentlerimizde belediye başkan adayları hâlâ ‘çamur siyaset’i yaparken, yıllarca çekilen çamur eziyetini dört günde sonlandıran çalışma, Fatsa Belediyesi denilince belki de en çok akla gelen örneklerden biridir...
HADE TÜRKMEN (*)
Yerel yönetimler ve belediyecilik deyince birçoğumuzun aklına hâlâ sadece dokuz ay sürmesine müsamaha gösterilen Fatsa Belediyesi deneyimi geliyor. Hatta bazılarımız bu çağrışımdan sıkılıp “Yine mi Fatsa?” serzenişlerinde bulunabiliyor. Ancak bugün yaşadıklarımızın karanlığı içinde kaybolmamak ve “TINA (There Is No Alternative-Alternatif Yok) Sendromu”na kapılmamak için, elden geleni ardına koymayan “totaliter demokrat” rejimlerin söylemleri karşısında Fatsa bir fenerdir. Dolayısıyla “Yine mi Fatsa?” benzeri sorulara “Daha çok Fatsa” cevabını sunma hakkımız var.
Bu yazı 1979-80 yıllarında Fatsa’da yaşananları aktarmaktan ziyade bugün vatandaşı müşteri olarak gören, piyasanın içinde kamusunu kaybetmiş, ‘katılımcılık’, ‘demokrasi’ gibi kavramları dekor olarak kullanıp projelerini dayatan, yaşam alanlarını üretmek yerine yok eden anlayışa taban tabana zıt bir anlayışın ütopik değil gerçekleşebilir olduğunu göstermeye çalışmak üzerine kurgulandı.
YAPAR MIYIZ?.. YAPARIZ
1979 senesinin Ekim ayında, belediye başkanının vefat etmesiyle boşalan koltuğun doldurulması amacıyla Fatsa’da ara seçim yapılır ve bu seçimi gerek aday olma sürecinde, gerekse seçim öncesi dönemde çetin zorluklarla karşılaşan bağımsız aday Fikri Sönmez (nam-ı diğer Terzi Fikri) kazanır. Bu sonuç Fatsalılar için sürpriz değildir ama tüm ülkede gözlerin Fatsa’ya çevrilmesini sağlar. Fatsa, Türkiye siyasi tarihinde bir yerel yönetim deneyimi olarak yer alma arifesindedir.
Halkın söz, yetki ve karar sahibi olması için çalışılan Fatsa’da Terzi Fikri’nin belediye başkanı seçilmesi elbette bir seçim tesadüfünün sonucu değil, uzun bir mücadele sürecinin ürünüdür. 1960’lardan itibaren bu Karadeniz ilçesinde sol hareketler taban bulmuş, farklı konular etrafında bir araya gelinmiş ve doğal olarak en önemli mücadeleler, sınıf çatışmasının yaşandığı fındık üretimi alanında verilmiştir. 1970’lerin sonunda fabrikalarda işçiler grevdeyken, fındık çiftçileri ve işçileri de tüccar sömürüsüne karşı meydanlardadır. Mitingleri örgütleyen ve meydanlarda üreticilere ve işçilere seslenenlerden biri de Fikri Sönmez’dir.
Devrimci hareket bir yandan fındık alanında mücadeleye devam ederken, bir yandan da belediye başkanının rahatsızlığından dolayı belediye yönetiminin atıl kalmasıyla türlü sıkıntıların ve yolsuzlukların kol gezdiği Fatsa’nın gündelik hayatına dair sorunlarına müdahalede bulunur. Örneğin, günlük yaşamı neredeyse altüst eden karaborsacılık, stokçuluk sokaktaki siyasetin konusudur. Stok yapanların takip edilmesi ve malların ortaya çıkartılması ile karaborsacılığın önüne geçilir ve ülkenin her yerinde kuyruklar uzayıp giderken Fatsa’da kuyruklar son bulur. Çözümleri bulan ve uygulayan da seçimlerde başkanlık koltuğuna oturan anlayıştan başkası değildir.
Devrimci Yol hareketi Fatsa sokaklarından aldığı güçle siyasi alanda CHP, Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi kadar (MHP, Fatsa’nın siyasi alanında 1977 yılından 1980’e kadar yoktur) gücü olan bir aktördür ve aslında daha seçimlerin esamesi okunmazken seçim kazanılmıştır. Seçim öncesi vaatte bulunmayıp “ne yapacaksak birlikte yapacağız” diyen Fikri Sönmez, karşısındaki tüm adayların aldığı oyun toplamından daha fazla oy alarak belediye başkanı olur.
HALKIN BELEDİYESİ
Fatsa’da yeni bir dönem başlar. Yeni yönetimin yaptığı ilk iş her mahallede halk komitelerini örgütlemektir. Seçilmiş kişiler olmalarına rağmen muhtarlara olan güven zedelendiğinden mahalle-belediye arasındaki ilişkinin onlar vasıtasıyla kurulması mümkün değildir, ancak muhtarlar da komite seçimlerine katılmakta özgürdürler. Sonunda ülkücüler dışında her siyasi görüşten kişinin katıldığı on bir tane halk komitesi kurulur. Her komite kendi bölgesinin sorumluluğunu üstlenip sorunları ve çözümleri tartışacak ve belediyeye iletecektir.
Belediyede yeni bir dönem başlar ancak belediye personelinde bir değişiklik olmaz. Belediyede sadece bir tek yeni birim kurulur, Halkla İlişkiler Birimi ve sadece bu birime yeni personel alınır. Ancak asıl değişiklik belediyenin karar alma mekanizmalarında olmuştur. Halk komitelerinin kurulması bir yana, belediyenin karar alma merci olan belediye meclisinin tüm toplantıları halka açık yapılmaya, belediye hoparlörlerinden Fatsalılara yayınlanmaya başlamıştır. Bir başka deyişle belediye binasının duvarları kaldırılmıştır.
ÇAMUR GİDER SOKAK KALIR
Bugün gökdelen desenli “dünya kenti” kıyafeti giydirilmeye çalışılan milyonlarca liralık bütçeye sahip kentlerimizde belediye başkan adayları hâlâ “çamur siyaset”i yaparken, yıllarca çekilen çamur eziyetini dört günde sonlandıran çalışma, Fatsa Belediyesi denilince belki de en çok akla gelen örneklerden biridir.
Fatsa’nın önünde en önemli sorun olarak, yarım kalan altyapı çalışmaları nedeniyle çamurla dolan sokaklar durmaktadır. Ancak yapılan fizibilite çalışması, eldeki imkânlarla bu sorunun çözümünün yıllar alacağını işaret eder. Ne var ki imkânlar hayallerle sınırlıdır; belediye ve komiteler herkesin katılımıyla bu işin çözüleceği kanaatine varır ve kollar (ve paçalar) sıvanır. Fatsa halkı kazmasıyla küreğiyle, eşiyle dostuyla sokaklardadır. Halkın sokaklara çağrılmasının yanında, civar belediyelerden ve kamu kurumlarından ekipman ve işçi göndermeleri talebinde bulunulmuş, hiçbir ihale ya da taşeron firma işin içine sokulmadan elden gelen yardım gönderilmiştir. Traktörler, kamyonlar Fatsalının yanına, çamurla savaşa gitmiştir. Mutfaklar da sokağa taşınınca bir hafta olarak öngörülen “Çamura Son Kampanyası” dört günde hedefine ulaşmış, sokaklar temizlenmiştir.
Belediyenin kent mekânına dair attığı en önemli adımlardan birisi de sadece bir caddesi sahile açılan Fatsa’ya yeni yollar açmaktır. İmar planında öngörülmüş olduğu halde özellikle nüfuzlu kişilerin binalarının oluşturduğu engeller nedeniyle bir türlü açılamayan yollar, kent içi ulaşımda problem yaratmaktadır. Alınan kararla bina sahipleri ikna edilerek mağdur edilmeden binaları yıkılır ve şehrin sahile bağlantısını sağlayan dört tane yol açılır. Ayrıca kentin çeperi de yeni yollarla çevrelenir. Bugün Fatsa’da hâlâ kime sorsanız o yolların sadece o yönetimin iradesi ile açılabileceğini söyler.
HAYATIN YENİDEN ÜRETİMİ: HALK ŞENLİĞİ
Fatsa’daki suç oranının o zamanların Türkiye’sinde en alt seviyelerde olduğunu biliyor muydunuz? Birlikte hareket etmenin ve üretmenin gücüyle halk kendi içindeki sorunları halleder duruma gelmiş, devletin güvenlik güçlerinin çalışmasına bile gerek kalmamıştır. Faşist kamu yöneticileri kente atanana kadar da suç oranı yok denecek kadar diplerde seyretmiştir.
İşler yolunda giderken, kentte sükûnet hâkimken ve bir yandan kentin önemli sorunları halledilirken, hayatın dönüşümüne dair faaliyetlerin örgütlenmesinin gerekliliği üzerinde durulur. Bu karar doğrultusunda yurt çapından yazarların, şairlerin, gazetecilerin, akademisyenlerin, müzisyenlerin katıldığı Fatsa Halk Kültür Şenliği ortaya çıkar. Katılanlar arasında Can Yücel, Murat Belge, Şükran Ketenci gibi isimler de vardır. Asıl katılımcı ise Fatsa halkıdır. Şenliğin amacı ülke genelinde uygulanan politikaların yansıması olan yozlaşmaya ve kapitalist kültüre karşı başka bir hayatı örgütlemek ve toplumsal yaşamda kalıcı olan bir dönüşüm için adım atmaktır. Şenliğe katılım çok yoğundur; öyle ki nüfusu yaklaşık 20 bin olan Fatsa’da şenliğe katılanlar neredeyse 30 bin kişidir.
NOKTALAMA İŞARETİ
Fatsa’da bir şeyler oluyordu; halkla, haklı, insanca… Güç ilişkilerinde büyük bir dönüşüm yaşanıyor, kimileri tarafından kontrol edilemeyen bir durum ortaya çıkıyordu ve bu durum hem yerel iktidar odaklarını, hem de merkezi iktidarı rahatsız ediyordu. Karar verildi, operasyon başladı. Önce faşist örgütlenmeler arkasından sıcak Temmuz’da gelen 12 Eylül provası “Nokta Operasyonu”… Sonrasında gelen 1980 darbesi ile tüm ülkeye nokta kondu.
……………………;
Sınıf sorunları üzerinden ezilenle omuz omuza yürüyen, insanların gündelik hayatına dokunan işlerle sorunları ötelemeden çözümler üreten sol hareket, Fatsa’da başarmıştı. Bugünün çarpık, yağmacı, çıkarcı, sadakacı, yolsuz, susuz, topraksız, ormansız belediyelerine karşı savunacağımız; mekânı metalaştırmadan kullanan, kamu için kullanım değeri üzerinden çalışmalarını örgütleyen, herkesin katılabildiği, fikirlerin dayatılmadığı ve kapitalizmin kirli oyunlarına karşı duran bir belediyecilik deneyimimiz var.
Fatsa ne liberal demokrasi söylemlerinin, ne de sahte katılımcılık oyunları ya da uzlaşma şenliklerinin kalıbına sığar. Fatsa var olan hegemonik yapıya karşı bir projenin öğesi olarak hem bir başarı hem de bir sürecin başlangıcıdır; devam etmesine izin verilmeyen, noktalanan. Şimdi atılan noktanın altına bir virgül koyup Fatsa’dan bugüne dair notlar çıkararak ve yine bugüne dair politikalarla devam etmek ise bizlerin elinde…
Birgün gazetesinden alintidir
(*) hadeturkmen@gmail.com
12:30 13 ŞUBAT 2009
HADE TÜRKMEN (*)
Yerel yönetimler ve belediyecilik deyince birçoğumuzun aklına hâlâ sadece dokuz ay sürmesine müsamaha gösterilen Fatsa Belediyesi deneyimi geliyor. Hatta bazılarımız bu çağrışımdan sıkılıp “Yine mi Fatsa?” serzenişlerinde bulunabiliyor. Ancak bugün yaşadıklarımızın karanlığı içinde kaybolmamak ve “TINA (There Is No Alternative-Alternatif Yok) Sendromu”na kapılmamak için, elden geleni ardına koymayan “totaliter demokrat” rejimlerin söylemleri karşısında Fatsa bir fenerdir. Dolayısıyla “Yine mi Fatsa?” benzeri sorulara “Daha çok Fatsa” cevabını sunma hakkımız var.
Bu yazı 1979-80 yıllarında Fatsa’da yaşananları aktarmaktan ziyade bugün vatandaşı müşteri olarak gören, piyasanın içinde kamusunu kaybetmiş, ‘katılımcılık’, ‘demokrasi’ gibi kavramları dekor olarak kullanıp projelerini dayatan, yaşam alanlarını üretmek yerine yok eden anlayışa taban tabana zıt bir anlayışın ütopik değil gerçekleşebilir olduğunu göstermeye çalışmak üzerine kurgulandı.
YAPAR MIYIZ?.. YAPARIZ
1979 senesinin Ekim ayında, belediye başkanının vefat etmesiyle boşalan koltuğun doldurulması amacıyla Fatsa’da ara seçim yapılır ve bu seçimi gerek aday olma sürecinde, gerekse seçim öncesi dönemde çetin zorluklarla karşılaşan bağımsız aday Fikri Sönmez (nam-ı diğer Terzi Fikri) kazanır. Bu sonuç Fatsalılar için sürpriz değildir ama tüm ülkede gözlerin Fatsa’ya çevrilmesini sağlar. Fatsa, Türkiye siyasi tarihinde bir yerel yönetim deneyimi olarak yer alma arifesindedir.
Halkın söz, yetki ve karar sahibi olması için çalışılan Fatsa’da Terzi Fikri’nin belediye başkanı seçilmesi elbette bir seçim tesadüfünün sonucu değil, uzun bir mücadele sürecinin ürünüdür. 1960’lardan itibaren bu Karadeniz ilçesinde sol hareketler taban bulmuş, farklı konular etrafında bir araya gelinmiş ve doğal olarak en önemli mücadeleler, sınıf çatışmasının yaşandığı fındık üretimi alanında verilmiştir. 1970’lerin sonunda fabrikalarda işçiler grevdeyken, fındık çiftçileri ve işçileri de tüccar sömürüsüne karşı meydanlardadır. Mitingleri örgütleyen ve meydanlarda üreticilere ve işçilere seslenenlerden biri de Fikri Sönmez’dir.
Devrimci hareket bir yandan fındık alanında mücadeleye devam ederken, bir yandan da belediye başkanının rahatsızlığından dolayı belediye yönetiminin atıl kalmasıyla türlü sıkıntıların ve yolsuzlukların kol gezdiği Fatsa’nın gündelik hayatına dair sorunlarına müdahalede bulunur. Örneğin, günlük yaşamı neredeyse altüst eden karaborsacılık, stokçuluk sokaktaki siyasetin konusudur. Stok yapanların takip edilmesi ve malların ortaya çıkartılması ile karaborsacılığın önüne geçilir ve ülkenin her yerinde kuyruklar uzayıp giderken Fatsa’da kuyruklar son bulur. Çözümleri bulan ve uygulayan da seçimlerde başkanlık koltuğuna oturan anlayıştan başkası değildir.
Devrimci Yol hareketi Fatsa sokaklarından aldığı güçle siyasi alanda CHP, Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi kadar (MHP, Fatsa’nın siyasi alanında 1977 yılından 1980’e kadar yoktur) gücü olan bir aktördür ve aslında daha seçimlerin esamesi okunmazken seçim kazanılmıştır. Seçim öncesi vaatte bulunmayıp “ne yapacaksak birlikte yapacağız” diyen Fikri Sönmez, karşısındaki tüm adayların aldığı oyun toplamından daha fazla oy alarak belediye başkanı olur.
HALKIN BELEDİYESİ
Fatsa’da yeni bir dönem başlar. Yeni yönetimin yaptığı ilk iş her mahallede halk komitelerini örgütlemektir. Seçilmiş kişiler olmalarına rağmen muhtarlara olan güven zedelendiğinden mahalle-belediye arasındaki ilişkinin onlar vasıtasıyla kurulması mümkün değildir, ancak muhtarlar da komite seçimlerine katılmakta özgürdürler. Sonunda ülkücüler dışında her siyasi görüşten kişinin katıldığı on bir tane halk komitesi kurulur. Her komite kendi bölgesinin sorumluluğunu üstlenip sorunları ve çözümleri tartışacak ve belediyeye iletecektir.
Belediyede yeni bir dönem başlar ancak belediye personelinde bir değişiklik olmaz. Belediyede sadece bir tek yeni birim kurulur, Halkla İlişkiler Birimi ve sadece bu birime yeni personel alınır. Ancak asıl değişiklik belediyenin karar alma mekanizmalarında olmuştur. Halk komitelerinin kurulması bir yana, belediyenin karar alma merci olan belediye meclisinin tüm toplantıları halka açık yapılmaya, belediye hoparlörlerinden Fatsalılara yayınlanmaya başlamıştır. Bir başka deyişle belediye binasının duvarları kaldırılmıştır.
ÇAMUR GİDER SOKAK KALIR
Bugün gökdelen desenli “dünya kenti” kıyafeti giydirilmeye çalışılan milyonlarca liralık bütçeye sahip kentlerimizde belediye başkan adayları hâlâ “çamur siyaset”i yaparken, yıllarca çekilen çamur eziyetini dört günde sonlandıran çalışma, Fatsa Belediyesi denilince belki de en çok akla gelen örneklerden biridir.
Fatsa’nın önünde en önemli sorun olarak, yarım kalan altyapı çalışmaları nedeniyle çamurla dolan sokaklar durmaktadır. Ancak yapılan fizibilite çalışması, eldeki imkânlarla bu sorunun çözümünün yıllar alacağını işaret eder. Ne var ki imkânlar hayallerle sınırlıdır; belediye ve komiteler herkesin katılımıyla bu işin çözüleceği kanaatine varır ve kollar (ve paçalar) sıvanır. Fatsa halkı kazmasıyla küreğiyle, eşiyle dostuyla sokaklardadır. Halkın sokaklara çağrılmasının yanında, civar belediyelerden ve kamu kurumlarından ekipman ve işçi göndermeleri talebinde bulunulmuş, hiçbir ihale ya da taşeron firma işin içine sokulmadan elden gelen yardım gönderilmiştir. Traktörler, kamyonlar Fatsalının yanına, çamurla savaşa gitmiştir. Mutfaklar da sokağa taşınınca bir hafta olarak öngörülen “Çamura Son Kampanyası” dört günde hedefine ulaşmış, sokaklar temizlenmiştir.
Belediyenin kent mekânına dair attığı en önemli adımlardan birisi de sadece bir caddesi sahile açılan Fatsa’ya yeni yollar açmaktır. İmar planında öngörülmüş olduğu halde özellikle nüfuzlu kişilerin binalarının oluşturduğu engeller nedeniyle bir türlü açılamayan yollar, kent içi ulaşımda problem yaratmaktadır. Alınan kararla bina sahipleri ikna edilerek mağdur edilmeden binaları yıkılır ve şehrin sahile bağlantısını sağlayan dört tane yol açılır. Ayrıca kentin çeperi de yeni yollarla çevrelenir. Bugün Fatsa’da hâlâ kime sorsanız o yolların sadece o yönetimin iradesi ile açılabileceğini söyler.
HAYATIN YENİDEN ÜRETİMİ: HALK ŞENLİĞİ
Fatsa’daki suç oranının o zamanların Türkiye’sinde en alt seviyelerde olduğunu biliyor muydunuz? Birlikte hareket etmenin ve üretmenin gücüyle halk kendi içindeki sorunları halleder duruma gelmiş, devletin güvenlik güçlerinin çalışmasına bile gerek kalmamıştır. Faşist kamu yöneticileri kente atanana kadar da suç oranı yok denecek kadar diplerde seyretmiştir.
İşler yolunda giderken, kentte sükûnet hâkimken ve bir yandan kentin önemli sorunları halledilirken, hayatın dönüşümüne dair faaliyetlerin örgütlenmesinin gerekliliği üzerinde durulur. Bu karar doğrultusunda yurt çapından yazarların, şairlerin, gazetecilerin, akademisyenlerin, müzisyenlerin katıldığı Fatsa Halk Kültür Şenliği ortaya çıkar. Katılanlar arasında Can Yücel, Murat Belge, Şükran Ketenci gibi isimler de vardır. Asıl katılımcı ise Fatsa halkıdır. Şenliğin amacı ülke genelinde uygulanan politikaların yansıması olan yozlaşmaya ve kapitalist kültüre karşı başka bir hayatı örgütlemek ve toplumsal yaşamda kalıcı olan bir dönüşüm için adım atmaktır. Şenliğe katılım çok yoğundur; öyle ki nüfusu yaklaşık 20 bin olan Fatsa’da şenliğe katılanlar neredeyse 30 bin kişidir.
NOKTALAMA İŞARETİ
Fatsa’da bir şeyler oluyordu; halkla, haklı, insanca… Güç ilişkilerinde büyük bir dönüşüm yaşanıyor, kimileri tarafından kontrol edilemeyen bir durum ortaya çıkıyordu ve bu durum hem yerel iktidar odaklarını, hem de merkezi iktidarı rahatsız ediyordu. Karar verildi, operasyon başladı. Önce faşist örgütlenmeler arkasından sıcak Temmuz’da gelen 12 Eylül provası “Nokta Operasyonu”… Sonrasında gelen 1980 darbesi ile tüm ülkeye nokta kondu.
……………………;
Sınıf sorunları üzerinden ezilenle omuz omuza yürüyen, insanların gündelik hayatına dokunan işlerle sorunları ötelemeden çözümler üreten sol hareket, Fatsa’da başarmıştı. Bugünün çarpık, yağmacı, çıkarcı, sadakacı, yolsuz, susuz, topraksız, ormansız belediyelerine karşı savunacağımız; mekânı metalaştırmadan kullanan, kamu için kullanım değeri üzerinden çalışmalarını örgütleyen, herkesin katılabildiği, fikirlerin dayatılmadığı ve kapitalizmin kirli oyunlarına karşı duran bir belediyecilik deneyimimiz var.
Fatsa ne liberal demokrasi söylemlerinin, ne de sahte katılımcılık oyunları ya da uzlaşma şenliklerinin kalıbına sığar. Fatsa var olan hegemonik yapıya karşı bir projenin öğesi olarak hem bir başarı hem de bir sürecin başlangıcıdır; devam etmesine izin verilmeyen, noktalanan. Şimdi atılan noktanın altına bir virgül koyup Fatsa’dan bugüne dair notlar çıkararak ve yine bugüne dair politikalarla devam etmek ise bizlerin elinde…
Birgün gazetesinden alintidir
(*) hadeturkmen@gmail.com
12:30 13 ŞUBAT 2009
arasorbul - 14. Feb, 13:36