Provokasyona gelmek lazım
Her ideoloji gibi sol ideoloji de bir tür dünya görüşüdür, yani dünyayı görebilmektir, seyretmek değil. Seyrederken, seyircisindir. Ama görünce, bilince, bilincine varınca, insanda olup bitene müdahale etmek isteği kabarır. Solculuk, dünyayı değişirken ve değiştirirken ve değiştirmek için görebilmektir.
Ancak bu günlerde, kabul edelim ki, bir parça nutkumuz tutulmuş haldeyiz. Avrupa'da patlak veren karikatür krizi ve bir de Hamas heyetinin Ankara'ya yaptığı ziyaretten söz ediyorum. Eh, "solcular dinsel inançları referans almazlar" diye; Avrupa'nın karikatür şımarıklığını, ifade özgürlüğü adına sineye çekmek mi lazım? Ya da, ideolojik ve siyasi bakımdan epey mesafeli oldukları şu islami Hamas örgütü, Filistin halkının demokratik bir tercihi olarak sahneye çıktığında, bunu görmezden gelmek mümkün mü?
Günlerdir bu tür sorulara verilen cevapları dinlemekte ve okumaktayız. Mesela, karikatür konusunda şöyle deniyor: "Efendim, ifade özgürlüğü güzel de, kötüye kullanılmasın; islami kesimlerin tepkisi de şiddete yönelmesin! Provokasyona gelinmesin!" Lakin bu ortalama cevabın ötesinde, Avrupa'da bu gelişmeleri Haçlı Seferi olarak görenler ile Müslüman ülkelerinde Cihat olarak görenler karşı karşıya gelmek üzereler. Hamas'ın ziyareti de benzer şekilde ele alınıyor: Hamas terörist mi, değil mi; işte bu tartışılıyor. Sanırım bu iki dayatma karşısında kem küm etmeden, hakikat neyse onu görüp söyledikten sonra "ama" diye devam etmeden konuşabilmek için, tek bir kavramın akla getirilmesi yeterlidir: Oryantalizm!
Oryantalizm (Şarkiyatçılık) Doğu'nun ve bilhassa Müslüman ülkelerin Batılı gözüyle irdelenmesi, şekillendirilmesi gayretidir. Tarih boyunca Batı modernitesi, neredeyse medeniyet ile özdeş kılınmıştır. Ve Oryantalizm de bu medeniyetin kibiri olarak kendini dayatmıştır. Şimdi, post modern zamanlarda zuhur eden bir post-Oryantalizm gündemde galiba. Post modern dönemin kimlikler dünyasında, Oryantalist misyonerlik taarruzu yerine kimlik ırkçılığı bayrakları dalgalanıyor. Batılı kimlikler bir yana, öteki kimlikler diğer yana... Paris varoşlarını yangın yerine çeviren öteki kimliklerin isyanının intikamı, adeta öteki kimlikleri ezmek, hor görmek, karikatürleştirmek suretiyle alınmak isteniyor.
Batı normlarına göre muteber Müslüman sayılmanız için, onların tarif ettiği türden bir İslamiyeti içinize sindirmelisiniz. Batı standartlarına göre demokrasiden söz edebilmeniz için, seçimlerde sadece onların arzularına uygun oy vermelisiniz. Müslümanların peygamberine hakaret edince, bunu fikir özgürlüğü olarak niteleyeceksiniz; ama Hıristiyanların peygamberine laf söyleyemeyeceksiniz. Daha dün, "Da Vinci'nin ŞifresP'ni yazdı diye Dan Brovvn'a Vatikan tarafından Salman Rüşdi muamelesi yapılmamış mıydı? Bütün bunlardan sonra da, utanmadan arlanmadan Hıristiyanlık ve Müslümanlık arasındaki farklar hakkında ahkam kesip duracaksınız. İsrail'in terörist devlet olmasından gocunmayacak, İsrail eleştirilerini anti semitizm olarak yargılayacak ve sandıktan çıkan Hamas'ı da terörist diye la-netlemeyi sürdürecekseniz. Üstelik bütün bunları da medeniyet ve demokrasi adına savunacaksınız.
Vay be!
Ne kolaymış medeni olmak!
Artık asıl görülmesi ve asıl söylenmesi gereken Batı'nın sergilemekte olduğu Barbarlıktır. Evet, şu gezegen Batılı denilen zihniyetin ölümcül bir provokasyonu ile yüz yüzedir. Ve... Ve, Batının provokasyonuna gelmek, Batının kalleş Oryantalizmini boşa çıkarmanın tek yoludur. Ancak onların provokasyonuna gelindiği zaman, silahları geri tepecek ve sergiledikleri çifte standart boşa çıkarılacaktır. Ve belki de ancak bu şekilde Batı dünyasında aklı selim sahibi kesimler; yine Batı dünyasında bu işe artık dur demenin vaktinin geldiğini kavrayabilecektir. Bugün çok vahim bir şekilde, Batı, kendisine meftun olmuş Doğu insanlarının indinde bile bir "model" olmaktan çıkmakta, kültürel ırkçılığın kol gezdiği bir bataklık haline dönüşmektedir.
İşte bu yüzden, medeni olabilmek, günümüzde en çok Batılı insanın ihtiyacıdır.
20.2.2006
Melih Pekdemir
Ancak bu günlerde, kabul edelim ki, bir parça nutkumuz tutulmuş haldeyiz. Avrupa'da patlak veren karikatür krizi ve bir de Hamas heyetinin Ankara'ya yaptığı ziyaretten söz ediyorum. Eh, "solcular dinsel inançları referans almazlar" diye; Avrupa'nın karikatür şımarıklığını, ifade özgürlüğü adına sineye çekmek mi lazım? Ya da, ideolojik ve siyasi bakımdan epey mesafeli oldukları şu islami Hamas örgütü, Filistin halkının demokratik bir tercihi olarak sahneye çıktığında, bunu görmezden gelmek mümkün mü?
Günlerdir bu tür sorulara verilen cevapları dinlemekte ve okumaktayız. Mesela, karikatür konusunda şöyle deniyor: "Efendim, ifade özgürlüğü güzel de, kötüye kullanılmasın; islami kesimlerin tepkisi de şiddete yönelmesin! Provokasyona gelinmesin!" Lakin bu ortalama cevabın ötesinde, Avrupa'da bu gelişmeleri Haçlı Seferi olarak görenler ile Müslüman ülkelerinde Cihat olarak görenler karşı karşıya gelmek üzereler. Hamas'ın ziyareti de benzer şekilde ele alınıyor: Hamas terörist mi, değil mi; işte bu tartışılıyor. Sanırım bu iki dayatma karşısında kem küm etmeden, hakikat neyse onu görüp söyledikten sonra "ama" diye devam etmeden konuşabilmek için, tek bir kavramın akla getirilmesi yeterlidir: Oryantalizm!
Oryantalizm (Şarkiyatçılık) Doğu'nun ve bilhassa Müslüman ülkelerin Batılı gözüyle irdelenmesi, şekillendirilmesi gayretidir. Tarih boyunca Batı modernitesi, neredeyse medeniyet ile özdeş kılınmıştır. Ve Oryantalizm de bu medeniyetin kibiri olarak kendini dayatmıştır. Şimdi, post modern zamanlarda zuhur eden bir post-Oryantalizm gündemde galiba. Post modern dönemin kimlikler dünyasında, Oryantalist misyonerlik taarruzu yerine kimlik ırkçılığı bayrakları dalgalanıyor. Batılı kimlikler bir yana, öteki kimlikler diğer yana... Paris varoşlarını yangın yerine çeviren öteki kimliklerin isyanının intikamı, adeta öteki kimlikleri ezmek, hor görmek, karikatürleştirmek suretiyle alınmak isteniyor.
Batı normlarına göre muteber Müslüman sayılmanız için, onların tarif ettiği türden bir İslamiyeti içinize sindirmelisiniz. Batı standartlarına göre demokrasiden söz edebilmeniz için, seçimlerde sadece onların arzularına uygun oy vermelisiniz. Müslümanların peygamberine hakaret edince, bunu fikir özgürlüğü olarak niteleyeceksiniz; ama Hıristiyanların peygamberine laf söyleyemeyeceksiniz. Daha dün, "Da Vinci'nin ŞifresP'ni yazdı diye Dan Brovvn'a Vatikan tarafından Salman Rüşdi muamelesi yapılmamış mıydı? Bütün bunlardan sonra da, utanmadan arlanmadan Hıristiyanlık ve Müslümanlık arasındaki farklar hakkında ahkam kesip duracaksınız. İsrail'in terörist devlet olmasından gocunmayacak, İsrail eleştirilerini anti semitizm olarak yargılayacak ve sandıktan çıkan Hamas'ı da terörist diye la-netlemeyi sürdürecekseniz. Üstelik bütün bunları da medeniyet ve demokrasi adına savunacaksınız.
Vay be!
Ne kolaymış medeni olmak!
Artık asıl görülmesi ve asıl söylenmesi gereken Batı'nın sergilemekte olduğu Barbarlıktır. Evet, şu gezegen Batılı denilen zihniyetin ölümcül bir provokasyonu ile yüz yüzedir. Ve... Ve, Batının provokasyonuna gelmek, Batının kalleş Oryantalizmini boşa çıkarmanın tek yoludur. Ancak onların provokasyonuna gelindiği zaman, silahları geri tepecek ve sergiledikleri çifte standart boşa çıkarılacaktır. Ve belki de ancak bu şekilde Batı dünyasında aklı selim sahibi kesimler; yine Batı dünyasında bu işe artık dur demenin vaktinin geldiğini kavrayabilecektir. Bugün çok vahim bir şekilde, Batı, kendisine meftun olmuş Doğu insanlarının indinde bile bir "model" olmaktan çıkmakta, kültürel ırkçılığın kol gezdiği bir bataklık haline dönüşmektedir.
İşte bu yüzden, medeni olabilmek, günümüzde en çok Batılı insanın ihtiyacıdır.
20.2.2006
Melih Pekdemir
arasorbul - 22. Feb, 23:10
Trackback URL:
https://akpinar.twoday.net/stories/1608890/modTrackback