Bilmiyorum...
Vaktiyle kendisini halkımızın eğitimine adamış, Cumhuriyet'in idealist öğretmenlerinden biri; Üsküdar'a geçmek için, Beşiktaş'tan bir sandala binmiş.
Sandalcı, akıntıları geçmek için sık sık ayağa kalkarak küreklere asılırken, karşısında oturan öğretmen soruyormuş:
- Sen çarpım cetvelini biliyor musun?
Kan ter içindeki sandalcı:
- Bilmiyorum, diyormuş.
Öğretmen:
- Öyleyse, diyormuş; hayatının 3'te 1'ini kaybettin... Peki, coğrafya biliyor musun?
Sandalcı yine:
- Bilmiyorum, diyormuş.
- Öyleyse hayatının 3'te 1'ini daha kaybettin... Peki, tarih biliyor musun?
Gıcırtısı artan bir yanıt geliyormuş:
- Bilmiyorum...
***
O sırada karşılıklı geçen iki vapurun da dalgalarını yiyince, sandal devrilivermiş ve bu kez sandalcı sormuş, çırpınmaya başlayan öğretmene:
- Hey hemşerim, yüzme biliyor musun sen?
Öğretmenin, sularla dolu ağzından boğuk bir ses çıkmış:
- Bilmiyorum...
- Öyleyse sen, tümünü birden kaybettin hayatının...
Sandalcı, akıntıları geçmek için sık sık ayağa kalkarak küreklere asılırken, karşısında oturan öğretmen soruyormuş:
- Sen çarpım cetvelini biliyor musun?
Kan ter içindeki sandalcı:
- Bilmiyorum, diyormuş.
Öğretmen:
- Öyleyse, diyormuş; hayatının 3'te 1'ini kaybettin... Peki, coğrafya biliyor musun?
Sandalcı yine:
- Bilmiyorum, diyormuş.
- Öyleyse hayatının 3'te 1'ini daha kaybettin... Peki, tarih biliyor musun?
Gıcırtısı artan bir yanıt geliyormuş:
- Bilmiyorum...
***
O sırada karşılıklı geçen iki vapurun da dalgalarını yiyince, sandal devrilivermiş ve bu kez sandalcı sormuş, çırpınmaya başlayan öğretmene:
- Hey hemşerim, yüzme biliyor musun sen?
Öğretmenin, sularla dolu ağzından boğuk bir ses çıkmış:
- Bilmiyorum...
- Öyleyse sen, tümünü birden kaybettin hayatının...
arasorbul - 31. Jul, 19:15
Trackback URL:
https://akpinar.twoday.net/stories/2462076/modTrackback