Hayatın ironileri
03/05/07
Geçmişte yaşananların gölgeleri, gözlerimizin önüne çekilmiş ince bir perde gibi, yaşamakta olduğumuz zamanın üstüne düşüyor. Geçmiş bu şekilde bazen yaşadıklarımızı anlamakta yardımcı olduğu gibi, çoğu zaman da şaşırtıyor bizi.
Daha bir hafta önce yalaka basına göre Başbakan tarafından mükemmel yönetilen Cumhurbaşkanı seçim süreci, araya bir "sanal muhtıra" da sıkıştırarak hepimizin başını döndürecek zik zaklar çizerek devam ediyor.
12 Mart ve 12 Eylül'ün anıları bu kadar tazeyken elbette darbeye hep birlikte karşı çıkıldı ve Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının da katkılarıyla darbe tehlikesi savuşturulmuş oldu. Şimdi herkes Baykal'ın uzun süredir hükümete karşı bir koz olarak kullandığı 367 şifresinin, hükümet için bir kurtuluş kapısı açtığında hemfikir.
Malum basın, Erdoğan'ın seçim kartıyla inisiyatifi bir kere daha ele geçirdiğinden söz ediyor.
***
Bütün yaşananlar sahnede oynanan bir oyun gibi. Sahnenin her değişmesinde ekranlardaki yorumcuların araştırıp üzerinde durduğu konular bugün yaşadığımız hayatın bir yüzünü gösteren şifreler gibiydi.
"Erdoğan, eşi türbansız birini işaret edecek" sinyali geldiğinde endeksin ucu yukarı kalkıyor,
"Gül sürprizi" ortaya çıkınca piyasalar biraz dalgalanıyordu.
Darbe olasılığı ortaya çıkınca en önemli mesele piyasaların bunu nasıl karşılayacağıydı.
Eğer yüksek mahkeme 367'ye göre iptal kararı verirse borsa rahatlayabilir, aksi halde yabancıların buna karşı nasıl hareket edeceği kestirilemezdi.
Bir yetkili, borsadaki yatırımların yüzde yetmişinin yabancılara ait olduğunu bildirdi. Diğer yüzde otuzun çok büyük bir kısmını da büyük yatırımcılar teşkil ediyordu. Borsada artık küçük yatırımcı yoktu.
Babacan en kritik günde sahneye çıktı ve "Allah göstermesin", demokrasiye yapılacak bir müdahalenin borsa ve tahvile 60 milyar dolar yatırmış olan yabancı yatırımcıları çok olumsuz etkileyeceğini açıkladı. Çünkü yabancı yatırımcılar, Türkiye'nin yüzü Avrupa'ya çevrildiği için geliyordu. Çocuklarımızın geleceği için bu çok önemliydi.
***
Bizim çocuklarımızdan birinin adı Eylem.
Yirmi yaşlarında bir genç kız. Bir özel sağlık kuruluşunda çalışıyor.
Bu konuları çok iyi biliyorum ya, "şimdi ne olacak" diye sordu. Erken seçime gidilip gidilmeyeceğini merak ediyordu. 'Niye merak ediyorsun, borsada hisse senetlerin mi var,' 'yoksa dolara mı yatırım yaptın' diye sordum, şakayla. 'Ne borsası abi,' dedi. Onun hayatının şifreleri başkaydı. Üç kere KPS'ye girmiş. Şimdi tayin beklerken, seçim olursa tayin işinin gene yatacağından korkuyordu. Bir arkadaşları varmış, işsizlikten ve çaresizlikten, (mütedeyyin!) birini bulunca, inançlarına uymadığı halde, hemen o da örtünmüş! 'Durum bu kadar kötü' dedi.
Şimdi bir kere daha 'yabancıların' hayatlarına ait şifrelerle kodlanmış bir erken seçim daha yapılacak.
Tamam, darbeye de şeriata da karşıyız da, bu konuda bizim şifremiz ne olacak şimdi?
Eylem'lerin, Deniz'lerin, Ulaş'ların hayatlarına ve geleceklerine dair...
Oğuzhan Müftüoğlu
oguzhanmuftuoglu@birgun.net
Geçmişte yaşananların gölgeleri, gözlerimizin önüne çekilmiş ince bir perde gibi, yaşamakta olduğumuz zamanın üstüne düşüyor. Geçmiş bu şekilde bazen yaşadıklarımızı anlamakta yardımcı olduğu gibi, çoğu zaman da şaşırtıyor bizi.
Daha bir hafta önce yalaka basına göre Başbakan tarafından mükemmel yönetilen Cumhurbaşkanı seçim süreci, araya bir "sanal muhtıra" da sıkıştırarak hepimizin başını döndürecek zik zaklar çizerek devam ediyor.
12 Mart ve 12 Eylül'ün anıları bu kadar tazeyken elbette darbeye hep birlikte karşı çıkıldı ve Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının da katkılarıyla darbe tehlikesi savuşturulmuş oldu. Şimdi herkes Baykal'ın uzun süredir hükümete karşı bir koz olarak kullandığı 367 şifresinin, hükümet için bir kurtuluş kapısı açtığında hemfikir.
Malum basın, Erdoğan'ın seçim kartıyla inisiyatifi bir kere daha ele geçirdiğinden söz ediyor.
***
Bütün yaşananlar sahnede oynanan bir oyun gibi. Sahnenin her değişmesinde ekranlardaki yorumcuların araştırıp üzerinde durduğu konular bugün yaşadığımız hayatın bir yüzünü gösteren şifreler gibiydi.
"Erdoğan, eşi türbansız birini işaret edecek" sinyali geldiğinde endeksin ucu yukarı kalkıyor,
"Gül sürprizi" ortaya çıkınca piyasalar biraz dalgalanıyordu.
Darbe olasılığı ortaya çıkınca en önemli mesele piyasaların bunu nasıl karşılayacağıydı.
Eğer yüksek mahkeme 367'ye göre iptal kararı verirse borsa rahatlayabilir, aksi halde yabancıların buna karşı nasıl hareket edeceği kestirilemezdi.
Bir yetkili, borsadaki yatırımların yüzde yetmişinin yabancılara ait olduğunu bildirdi. Diğer yüzde otuzun çok büyük bir kısmını da büyük yatırımcılar teşkil ediyordu. Borsada artık küçük yatırımcı yoktu.
Babacan en kritik günde sahneye çıktı ve "Allah göstermesin", demokrasiye yapılacak bir müdahalenin borsa ve tahvile 60 milyar dolar yatırmış olan yabancı yatırımcıları çok olumsuz etkileyeceğini açıkladı. Çünkü yabancı yatırımcılar, Türkiye'nin yüzü Avrupa'ya çevrildiği için geliyordu. Çocuklarımızın geleceği için bu çok önemliydi.
***
Bizim çocuklarımızdan birinin adı Eylem.
Yirmi yaşlarında bir genç kız. Bir özel sağlık kuruluşunda çalışıyor.
Bu konuları çok iyi biliyorum ya, "şimdi ne olacak" diye sordu. Erken seçime gidilip gidilmeyeceğini merak ediyordu. 'Niye merak ediyorsun, borsada hisse senetlerin mi var,' 'yoksa dolara mı yatırım yaptın' diye sordum, şakayla. 'Ne borsası abi,' dedi. Onun hayatının şifreleri başkaydı. Üç kere KPS'ye girmiş. Şimdi tayin beklerken, seçim olursa tayin işinin gene yatacağından korkuyordu. Bir arkadaşları varmış, işsizlikten ve çaresizlikten, (mütedeyyin!) birini bulunca, inançlarına uymadığı halde, hemen o da örtünmüş! 'Durum bu kadar kötü' dedi.
Şimdi bir kere daha 'yabancıların' hayatlarına ait şifrelerle kodlanmış bir erken seçim daha yapılacak.
Tamam, darbeye de şeriata da karşıyız da, bu konuda bizim şifremiz ne olacak şimdi?
Eylem'lerin, Deniz'lerin, Ulaş'ların hayatlarına ve geleceklerine dair...
Oğuzhan Müftüoğlu
oguzhanmuftuoglu@birgun.net
arasorbul - 3. Mai, 11:42
Trackback URL:
https://akpinar.twoday.net/stories/3683890/modTrackback