Sitem hakkinda

Bu sitede diger sitelerden sectigim yada gazetelerden buldugum ve sizlerle paylasmak istedigim yazi,siir,resim vs seyleri bulacaksiniz.Umarim begenirsiniz.

Okuduklarim


Barış Pehlivan , Barış Terkoğlu
Metastaz

Dinlediklerim

Seyrettigim filmler

MISAFIR DEFTERI

Siir odasi

Sonntag, 24. April 2016

...

Sen yağmurlu günlere yakışırsın
Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler
Islanan yapraklar gibi yüzün ışır
Işırsa beni unutma

Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün
Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün
Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün
Her şeye rağmen ellerin üşür
Üşürse beni unutma

Yeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçer
Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuttular
Kahredersin başın önüne düşer
Düşerse beni unutma

Gülten Akın

Mittwoch, 14. März 2012

Aşk Dolu Devrim Dolu Kalbin Nerede

Ey Ateşin Güneşin Oğlu
Akarsuyun Munzura Doğru
Dirençsin Sen Sık Yumruğunu
Aşk Dolu Devrim Dolu Kalbin Nerede

Bahar Düşmüştür Toprağına
Dağlarım Damar Damar Çiçek
UnuttunMu Sen O Günleri
Aşk Dolu Devrim Dolu Kalbin Nerede

Gün Olur Güneşler Doğar
Karanlıklar Parçalanır
Yaşamın Bir Anlamı Vardır
Aşk Dolu Devrim Dolu Kalbin Nerede

Denizlerle Dalgalandım
Doruklara Sevdalandım
Kavgalarımla Yıkandım Ben
Aşk Dolu Devrim Dolu Kalbin Nerede

Sevinç Eratalay

http://www.youtube.com/watch?v=3TTCt6BJXSg

Donnerstag, 4. März 2010

İŞTE BÖYLE LAZ İSMAİL

İlerleyen aydınlığın içindeyim
Ellerim iştahlı, dünya güzel.
. .................................Gözlerim doyamıyor ağaçlara
. .................................Ağaçlar öyle ümitli, öyle yeşil.
Güneşli bir yol gidiyor dutlukların arkasından
Mapushane revirinde penceredeyim.
. ................................Duymuyorum ilaçların kokusunu,
. ................................Bir yerlerde karanfiller açmış olacak.
İşte böyle Laz İsmail,
mesele esir düşmekte değil,
teslim olmamakta bütün mesele!

Nazım HİKMET - 1948

Donnerstag, 11. Dezember 2008

Hoscakal kardesim hoscakal dünya

Tenimize ölümün buzlu soluguyla akiyor siyah bir gün
Dudaklarim soguk bir namlu ucu simdi öpersen ölürsün

ölüyor bedenim ah parca parca
Acligim büyüyor hücrelerim eriyor hoscakal anne yasarim kalbinde

Yüzüme ölüm aynanasini tutuyorum dilime kanli bir hancer
Unutulmasin rüzgar eken firtina bicer
Solugu uzun olur tarihin susma konus ölümün güncerine dizilen kanayan kalbim
Bu ölüm vaktinda yasamin cigligi inadina haykirmali
Bu kanli emri kim verdi bizim katlimiz kim?

Hoscakal yoldasim hoscakal dünya hayata doymadim amma sakin aglama
Karsiydim ben haksizliga karsiydim ben yoksulluga
Hoscakal kavga yasarim kavganizda

????

Sonntag, 6. Januar 2008

YAZAR ONAT KUTLAR, 11 OCAK 1995'DE YAŞAMINI YİTİRDİ

"Ne kadar çok öldük yaşamak için!""

Şimdi sessiz duruyoruz kıyısında bir düşüncenin
unutmamak için çünkü unutuşun kolay ülkesindeyiz
ölü balıklar geçiyor karışık bir deniz sofrasından
ve ellerinde fenerlerle benim arkadaşlarım
durmadan düşünüyorum ne kadar çok öldük yaşamak için
Onat Kutlar, Turgut'a, "Unutulmuş Kent", 1986.

Devami icin : http://www.birgun.net/bolum-95-haber-56530.html#haber_basi

Freitag, 18. Mai 2007

Sen dostumdun benim

Sen dostumdun benim gülünce günesler acan
bulutlara ruzgara asarim suretini her aksam
her akşam bir mektup yazarim daglar kadar
kayip bir adresten geliyor sesin simdi ,üsüyorsun
Unutma, dostumsun sen, nerdeysen orda ölmek isterim....

AHMET TELLI

Donnerstag, 10. Mai 2007

Biz ne istiyoruz?

Biz deyişim lafın gelişi. Biz kimiz, kaç kişiyiz ki?
Azınlığız, bu belli!
Nezvat Çelik'in dediği gibi: "Çok olmadığımız kesin / Çok olan tarafta değiliz / Türkiye'de Kürt olacağız / Kürtlerde Ermeni / Ermenilerde Süryani / Gidip Almanya'da Türk olacağız/ Hollanda'da Surinamlı / Fransa'da Cezayirli / İran'da Azeri / Amerika'da zifiri zenci olacağız / Çoğalan zencide mutlaka Kızılderili, / İsrail'de Filistinli / Köpeğin karşısında kedi / Kedinin karşısında kuş olacağız / Kuşun karşısında börtü böcek / Hakemler hep karşı tarafı tutacak / Ve biz hep yedi kişiyle tamamlayacağız maçı / Çiçeklerden kamelya olacağız / Az kolumuzun tarafında / Solda olacağız".

dogantilic@birgun.net

Yazinin devami

http://www.birgun.net/bolum-73-yazar-9.html

Dienstag, 3. April 2007

Hem kızdım, hem güldüm halime.

Hem kızdım, hem güldüm halime.
Sonra dedim ki,
Söz ver kendine!
Denizleri seviyorsan,
Dalgaları da seveceksin.
Sevilmek istiyorsan,
Önce sevmeyi bileceksin.
Uçmayı seviyorsan,
düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan,
Yalnızca; hayatı seyredersin...

NIETZSCHE

Bile bile tekrar...

Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
Hiç vaktiniz yok,
"Fast live", "Fast food", "Fast music", "Fast love"...

Dikte ettirilen "yükselen değerler", "in" ler, "out" lar...
Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi.
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum!
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?
İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?

Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?
Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?

Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?

Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?
Müşfik KENTER

Sonntag, 8. Oktober 2006

Ömer Hayyam

"Bir sır var çözdüklerimizden başka
Bir ışık var bu ışıklardan başka
Hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye
Bir şey daha var
Bütün yaptıklarımızdan başka."

Aziz Nesin
Bam teli
Can Dündar
CUMOK
Enver gökce
Enver Karagöz
Fikri Sönmez
Gülten Akin
Karamizah
Laz Kapital
Melih Pekdemir
Nazım Hikmet
Ofli hoca
Oguz Aral
Oguzhan Muftuoglu
Okuma kösesi
... weitere
Profil
Abmelden
Weblog abonnieren