Sitem hakkinda

Bu sitede diger sitelerden sectigim yada gazetelerden buldugum ve sizlerle paylasmak istedigim yazi,siir,resim vs seyleri bulacaksiniz.Umarim begenirsiniz.

Okuduklarim


Barış Pehlivan , Barış Terkoğlu
Metastaz

Dinlediklerim

Seyrettigim filmler

MISAFIR DEFTERI

Dienstag, 28. Dezember 2004

Günün sözü

Hasreti hesaba katmayan yolcunun pusulası, hep geldiği yolu gösterir.

Eşek hikâyesi

Vaktiyle bir büyük bostan, bostanın da ortasında bir kocaman bostan kuyusu vardı. Kuyunun dolabını bir eşek çevirirdi. Sağı solu görüp aynı yerde döndüğünü anlamasın diye, eşeğin gözlerinin her iki yanına siperlik takmışlardı.


Bostancı, her sabah eliyle yoklayarak, tartarak bakardı patlıcanlara, kabaklara, domateslere. Sonra kıvama gelmişlerini bir güzel koparıp toplar, küfelere doldururdu. Öyle gür, öyle bereketliydi ki kuyudan eşeğin çıkardığı su; o bostandan yetişen her şey, bütün pazarlarda kapışılarak satılırdı. Ve bostancı boşaltınca dolu küfelerini, bir sigara yakar, cebindeki paraları okşayarak eve dönerdi.
Ve eşek dönerdi.
Dön eşek döööön, dön eşek dön.

***

Eşek, sadece bostandaki kötü, sararmış otları yerdi. Söküp söküp sadece onları verirlerdi eşeğe. Bostancı ise, pazara gitmeden eve ayırdığı patlıcanları yerdi, domatesleri, kabakları, fasulyeleri yerdi.
Bazen düşünürdü bostancı:
- Şu eşek bir bilse ki, derdi, yol gidiyorum diye, hep aynı yerde dönerek çıkardığı suyla oluyor bunlar; vazgeçer de verdiğim kötü, sararmış otları yemekten; hak ister körpe fasulyelerden.
Sonra da gülerdi:
- Alt tarafı eşek bu, gözleri de kapalı; nereden bilip anlayacak ne yaptığını.
Gerçekten hiçbir şeyin fakında değildi eşek.
Dön eşek döööön, dön eşek dön.

***

Bir gün bir haşarı çocuk uğramıştı bostana. Çaktırmadan bostancıya, çıkarıvermişti eşeğin göz siperliklerini. Eşek sağa bakındı, sola bakındı, bir - iki döndü ve anlayınca yıllardır aynı yerde döndüğünü, sıkıldı canı, durdu. Eşek durunca, gıcırtı durdu, dolap durdu, su durdu.
Yavaşladı patlıcanlara, kabaklara, domateslere gelen su, kurudu.

***

Öye kızdı ki bostancı görünce bunu:
- Höst ulan deeh, eşşşek oğlu eşek yürü...
Elinde sopayla koştu eşeğin üzerine. Vurdu sırtına, vurdu kafasına. Bir sallandı, iki sallandı eşek, tınmadı. Neden sonra fark etti ki bostancı, biri çıkarmış eşeğin gözündeki bağları. Görmüş eşek etrafı.
- Ulan hangi namussuz, hangi deyyus, hangi it yaptı bunu. Çocuk kıskıs güldü uzaklardan.
Yeniden taktılar siperlikleri eşeğin gözlerine. Verdiler sopayı, verdiler sopayı.
Eşek başladı yine dönmeye, ama isteksiz.
***
Hala döner eşek, gıcırdar dolap, çıkar su... Ama bilir artık eşek, işin ne olduğunu.
Ve sık sık başını kaşır bostancı:
- Ulan öğrendi eşek ne yaptığını.
Döner, döner eşek isteksiz. Büyür patlıcanlar, domatesler...
Dön eşek döööön, dön eşek dön.

· Çetin ALTAN’dan

RAHAT BIRAKIN KARADENİZİ!

Asfalt dökmeyin Karadeniz'e, gelemesin bar tayfaları, rahat bıraksınlar uşakları. Çekip arabaları barların önüne tartışmasınlar memleket meselelerini, başka yerlerde içsinler içkilerini, başka yerlerde yaşasınlar vıcık vıcık ilişkilerini.

Oranın da içine etmeyiversinler.Yeni Bodrum'lar yaratılmasın Karadeniz'de. "Techno sound" ile değil, zerdali kemençe sesleri ile inlesin Görele pazarı.Karadeniz insanı yine tertemiz kalsın, gelinlik kızlar toplasın çayları çay sürgünlerinde, her biri sevdalı kızlar çay bahçelerinde. Fındık sepetlerinin arkasında tertemiz gülüşler yer alsın yeni banknot resimlerinde."Jet Ski"leri değil takaları beklesin kızlar.

Hamsiler çırpınsın ağlarda, şiir yazsın başbakanlar, bakıp allı yeşilli takalara.Karadeniz yemyeşil kalsın, Fırtına Deresi gürül gürül aksın,Karadeniz'i nasıl bulduysanız öyle bırakın.Taş ekmek süslesin sofraları, uzun eğri burunlar paylaşsın sizinle mısır ekmeğini. Yerler gıcırdasın yürürken, konuk olduğunuz ahşap evde, güzelim mezerede.

Bukalemun gibi dolaşın Karadeniz'de, başınızda yaşmak, tumeniniz gevşek.Çıplak ayaklarınızla basın yeşil otlara harmanda, dere kenarlarında görün hayatınızın düşlerini.Ansızın bir yağmur bastırsın, sırılsıklam olun...Yayla şenliklerinin yerini almasın havuzda itişmeler, yüzlere çarpılan pastalar, sahte kahkahalar.Havaalanı da yapmayın Karadeniz'e. Yazın; çekik gözlü, minicik kameralı turistler de oraya gelmeyiversin. Satmayıversin Karadeniz'li sahip olduğu en değerli şeyi bir avuç Dolar'a, bir avuç Alman Mark'ına. Bir tek parası eksik olsun inanılmaz zenginliğinin.

Hafta sonu kaçamakları süslemesin magazin sayfalarını. Pazar ilçesinde objektife yakalanmış, sanki çekilmesini istemiyormuş gibi işaretler yapan bir takım cici beylerin, cici hanımların fotoğrafları yer almasın Pazar eklerinde.

Giresun'da "Kızlar kahvesi"nden söz etsin türküler. "Bar" deyince akla "Barbar Bar" değil Artvin'in "Atabarı", "... buray baba evidur, tahtaları kevidur..." sözleri gelsin.Uşaklar horon tepsin uy Tirabzon'da. "Heyamola heyamola, helessa yelessa" nakaratı işitilsin Sinop'ta.Sızlatmayın Çamlıhemşin'in Kale köyünden, kısacık boylu Nokta Ana'nın kemiklerini.Kocasını da bir savaşta kaybetmiş olan, Kırım savaşına gidip, orada vurularak ölen tek oğlu Ahmet'i almaya Kırım'a tek başına giden, mezarını bulup köyüne getiren Nokta Ana'nın kemiklerini.Bu işin, daha önce gördüğüm bu filmin sonunu çok iyi biliyorum.Ümitsizçe haykırıyorum, Karadeniz gibi çırpınıyorum: rahat bırakın Karadeniz'i.Yazan: ??

Aziz Nesin
Bam teli
Can Dündar
CUMOK
Enver gökce
Enver Karagöz
Fikri Sönmez
Gülten Akin
Karamizah
Laz Kapital
Melih Pekdemir
Nazım Hikmet
Ofli hoca
Oguz Aral
Oguzhan Muftuoglu
Okuma kösesi
... weitere
Profil
Abmelden
Weblog abonnieren