Sitem hakkinda

Bu sitede diger sitelerden sectigim yada gazetelerden buldugum ve sizlerle paylasmak istedigim yazi,siir,resim vs seyleri bulacaksiniz.Umarim begenirsiniz.

Okuduklarim


Barış Pehlivan , Barış Terkoğlu
Metastaz

Dinlediklerim

Seyrettigim filmler

MISAFIR DEFTERI

Montag, 25. Juli 2005

Terörü lanetlemek yetmez...

Tut elimi . Sımsıkı tut elimi. Sakın bırakma. Elimi sakın bırakma!
Eli avucumun içinde tir tir titriyordu. Eli avucumun içinde kayboluyordu. Eli avucumun içinde can çekişiyordu. Sıcaktı. Sıcak avuçlarımızı yakıyordu. Terden sırılsıklamdı avuçlarımız... Koşuyorduk. Deliler gibi koşuyorduk. Her yerden , gökten ve yerden üzerimize bombalar yağıyordu. Parçalanmış bedenler, parçalanmış yapılar, parçalanmış araçlar üzerimize yağıyordu. Ateş, toz ,duman, kan yağıyordu.

Daha hızlı,daha hızlı. Sakın bırakma elimi, sakın bırakma... Omuzu belime ya geliyor ya gelmiyordu. Bu yaşta çocuk okula gönderilir mi hiç! Kaç yaşında başlıyorlar ki bunlar okula gitmeye... Bu daha minicik...Öyle çelimsiz ve zayıftı ki, sımsıkı yakaladığım eliyle koşarken, ayakları yerden kesiliyordu. Ayakları, ayaklarımız kan içindeydi. Koşarken kanlı ayak izleri bırakıyorduk geriye. Onunkiler küçücük, benimkiler kocaman. Kocaman gözleri korku içindeydi . Gözleri , bedeni , elleri , her yeri korkuyu büyütüyordu. Korku büyüdükçe, daha hızlı koşuyorduk. Sığınağa doğru koşuyorduk...
Sığınağa... Hayııır! Sığınağa olmaz. Sakın! Sığına olmaz... Daha bu sabah gördüm sığınağı... Yani sığınaktan arda kalanı: Duvarlarında negatif resimler... Bacadan içeri ateş topunu attıklarından beri yalnızca negatif resimler var sığınakta. Yanmış, kül olmuş saçlar,etler, kemikler, yanmış kül olmuş analar ve çocuklar var sığınakta. Yüzlercesi, binlercesi...

Tut elimi , sakın bırakma elimi! ...Sığınağa olmaz ! Okula ! Tam aksi yöne koşmalıyız. Bir çırpıda çekiveriyorum kolunu. Kolunun peşi sıra sürükleniyor. Koku dolu gözlerinde şimdi de şaşkınlık... Okula koşmalıyız diyorum. Görürsün bak, okulu nasılsa bombalamazlar. Elimden kurtulmaya çalışıyor. Ateşi, dumanı, bedenleri ve kan göllerini yarmaya çalışırken, daha bir sıkı kavrıyorum minicik elini... Daha hızlı daha hızlı koşuyoruz. Okula, doğru okula... Nasılsa okulu bombalamazlar!

İşte okul göründü. Kapıdan içeri attık mı kendimizi, güvende sayılırız. Son bir gayretle, avucumdaki eli sıkıyorum. Tırnaklarım neredeyse etini kesecek. İşte kapıdayız. Eşikten geçerken,kurtulduk diye haykırıyorum.

Kurtulduk!
Hayııııııııııır!
Avucumda çırpınan bir el. Minicik bir el. Hala sımsıcak. Gerisi yok. Kol yok. Beden yok. Yüz yok. Gözler yok. Çocuk yok. Elimde kan içinde bir el... Çocuğun eli.

Tekrarlanan kabus
Kan ter içinde uyandım.
Bağdat’ta otel odamdaydım. Göz yaşlarıma söz geçiremiyordum... Tanrım kurtar beni bu kabustan diye yakarıyordum.
Gördüğüm rüyanın , kabusun , daha sonra yaşayacağımız, yaşanılan, yaşanan gerçekler yanında ne denli cılız kalacağını henüz bilmiyordum.

Henüz Irak işgal edilmemişti. Şimdilik işgal hazırlığı yapılıyordu. 2003 yılının Ocak ayıydı.
Bir cümle , o sabah duyduğum bir cümle bir daha asla beni terk etmemek üzere içime yerleşmişti.
‘’Anne bugün okula gitmesem olmaz mı ?’’ diye sormuştu kara saçlı, kara kaşlı, küçücük bir çocuk. Ve hemen ardından eklemişti: ‘’ Belki bugün okulum bombalanır...’’

Eğer anneyseniz, ‘’Anne, bugün okula gitmesem olmaz mı...’’ diye başlayan tümceyi kim bilir ne çok duydunuz.
Çocukların canları okula gitmek istemeyebilir. Doğaldır. Çocuğun canı özgürdür. Çocuğun canı her zaman haklıdır.
Ancak doğal olmayan, yaşama aykırı olan, ‘’... belki bugün okulum bombalanır’’ eki...
Son zamanlarda bu kabusu sık sık görür oldum... Çocuğun cümlesinde kimi sözcükler değişiyor, o kadar: ‘’Anne bugün okula gitmesem olmaz mı, belki metro bombalanır’’... ‘’Anne bugün okula gitmesem olmaz mı, belki İstiklal Caddesi bombalanır, belki Mecidiyeköy bombalanır, belki sokak bombalanır, kent bombalanır...’’
İngiltere, geçen hafta Londra’daki terör eylemini gerçekleştirenlerin doğma büyüme Britanyalı , Pakistan kökenli gençler olduğunu öğrendiğinden beri, şoktan kurtulamıyor. Bir yandan ‘’Masumlara yönelik bombaların gerisindeki gücün beyni ’’ aranırken, bir yandan da ABD’nin yanı sıra Irak işgalişne katılan Blair hükümetine en acımasız eleştiriler sürdürülüyor.
Bir diktatörü devirmek ya da Ortadoğu’ya demokrasi , özgürlük, medeniyet vs. kazandırmakla hiç ilgisi olmadığı çoktan kanıtlanmış; yeryüzü petrol rezervlerinin dörtte üçünü barındıran bir bölgenin talanı ve paylaşımı yolunda başlatılan savaşın dünyadaki terör eylemlerini tetikleyeceği sanki bilinmiyordu! Sanki bilinmiyordu da, şimdi öğreniverdik ve şaşıp duruyoruz! Bu hunharlığı vahşeti lanetlemeyecek tek insan yoktur yeryüzünde.
Lanetlemek en kolay iş! Ancak yetersiz. Kimi soruları sormak zamanı gelmedi mi?
Londra’daki saldırıların hemen ertesi günü ‘’Independent’’ gazetesinin deneyimli yazarı Robert Fisk, Irak’a saldırının, işgalin, ‘’terörist eylem’’; Irak’ta bombalanan, öldürülen masum insanların terör kurbanı olup olmadıklarını soruyordu. Hiç kuşkunuz olmasın Robert Fisk Türkiye’de yaşayan ve yazan bir gazeteci olsaydı çoktan ‘’vatan haini’’ diye damgalanıp, işinden kovulurdu!
Birkaç gün sonra ise İsviçre Uluslar arası Çalışma raporu Irak’ta 100 bin sivilin öldüğünü açıklıyordu. (Ayrıntılar 13 Temmuz tarihli Cumhuriyet’te.)
Yasaklanan ilan
Yaklaşık aynı günlerde Amerikan Hükümeti, MTV’de bir kez yayınlanan bir ilana yasak koyuyordu.
İlanda arka fonda New York siluetinde terör saldırısıyla tutuşan ikiz kuleler, önce ise yerde oturmuş ‘’HIV –lütfen yardım edin’’ panosu taşıyan bir Afrikalı görülüyordu. İkiz kulelerin yanında ‘’2 863 ölü’’; yerdeki adamın yanında ‘’40 milyon insanda HIV’’ yazıyordu. Alttaki sloganda ise ‘’Dünya teröre karşı birleşti .AİDS’e karşı da birleşmeli’’ deniyordu. Sonraki panoda, ikiz kulelerde yine ‘’2 863 ölü’’; ön plandaki çocuğun yanında ‘’ dünyada 824 milyon aç insan var’’ yazıyor ve ‘’Açlığa karşı birleşin’’ deniyordu. Üçüncü ve son panoda ise yine ikiz kulelerin yanında 2 863 ölü’’ öndeki yaşlı kadının yanında ‘’ Dünyada 630 milyon evsiz var’’ yazıyor; ‘’Dünya teröre karşı birleşti, Yoksulluğa karşı da birleşin’’ yazıyordu.
Keşke, keşke bu ilan yasaklanmasaydı da yeryüzünde yaşayan her insan görebilseydi. Bu sayılar bir daha hiç birimizi terk etmeseydi.
Belki o zaman , teröre karşı ırkçılığı beslemek yerine , doğru soruları sormaya ve yanıt aramaya başlayabilirdik...

Zeynep Oral
16 Temmuz 2005- Cumhuriyet

APTAL ŞARKI

Ana,
gümüş olmak istiyorum
Oğul,
çok üşürsün sonra
Ana,
su olmak istiyorum
Oğul,
çok üşürsün sonra
Ana,
yastığına işle beni
Oğul,
olur hemen şimdi

Söz: Lorca
Çeviri: Sait Maden
Müzik: RUHİ SU

Aziz Nesin
Bam teli
Can Dündar
CUMOK
Enver gökce
Enver Karagöz
Fikri Sönmez
Gülten Akin
Karamizah
Laz Kapital
Melih Pekdemir
Nazım Hikmet
Ofli hoca
Oguz Aral
Oguzhan Muftuoglu
Okuma kösesi
... weitere
Profil
Abmelden
Weblog abonnieren