Sitem hakkinda

Bu sitede diger sitelerden sectigim yada gazetelerden buldugum ve sizlerle paylasmak istedigim yazi,siir,resim vs seyleri bulacaksiniz.Umarim begenirsiniz.

Okuduklarim


Barış Pehlivan , Barış Terkoğlu
Metastaz

Dinlediklerim

Seyrettigim filmler

MISAFIR DEFTERI

Montag, 7. August 2006

ABD'yi ve İsrail'i durdurabiliriz!

Bu hafta İsrail terörü hakkında yazacaktım, arkadaşım Bülent Aydın tam da benim hissettiklerimi kaleme almış. Bu yüzden Bülent'in ÖDP İletişim'e gönderdiği yazısını burada aynen yayınlıyorum:

***

Bu savaş ve işgal, ben ona karşı sesimi yükseltmezsem durmaz. Bu hep böyle oldu. Bütün savaşlar ve alçaklıklar bir yerlerde birileri ona karşı çıktığı ve sesini yükselttiği için durdu.

Uzaklardan değil, ben kendimden örnek vereyim.

12 Eylül döneminin en karanlık yıllarıydı. Şimdi bile nelerin yaşandığı bilinen cezaevleri, sorgu evleri her zaman düzenin kara delikleri oldu bu ülkede. Ülkenin zaten kapkaranlık olduğu günlerde buralar sanki başka bir gezegende kurgulanmış birer cehennemdi.

Direnmek gerekiyordu, dayanmak gerekiyordu. Kendi cılız bedenlerimiz, yenilgi ile örselenen bilincimiz ve acılarımızdan başka da kimse yoktu etrafımızda. İşkence etme ve öldürme yetkisiyle donanmış muktedirler bu yalnızlığın verdiği güvenle, sınırsız, saatsiz, sonsuz ve umarsız saldırırlardı bizlere.

En çok bağırdığımız zamanlarda bile sesimiz karşı duvarlardan yankılanır, işkencecilerimizin kahkahaları ile birlikte tekrar bize dönerdi. Acınızın ve çaresizliğinizin feryadını cellatlarınızdan başka hiç kimsenin duymaması ve hiç kimsenin sesinize ses katmaması korkunç bir yalnızlık duygusudur.

Cezaevlerinde önce kendi seslerimizi birleştirdik, bedenlerimizi kenetledik. Acılarımıza en yakın olanlar, ailelerimiz sesimizi yükseltti. Derken cızırtılı zula radyolardan haberler duymaya, yırtık gazete kupürlerinden anlamlar çıkarmaya, uzak diyarlardan selamlar almaya başladık.

Hayır yalnız değildik! Bizim faşizme karşı direnişimiz, muktedirlerin çizmeleri altında ezilen bedenlerimizden yükselen cılız sesler, darağacında asılırken, dağda ölürken söylediğimiz son sözler taa nerelerden duyuluyor ve değişik iklimlerde, ışıltılı kentlerde dilini bile bilmediğimiz birilerini sokağa çıkarıyor, zulme karşı çıkarıyordu.

Bu haberler ilk gelmeye başladığında yaşadığımız sevinci ve neşeyi, yüklendiğimiz umudu dün gibi anımsıyorum. Yıllarca daha devam etti karanlığın zulmü. Ama suçlarını heybelerine yüklenip kanlı çizmelerini çıkarıp gittiler sonra.

Dünyanın neresinde bir alçaklık olsa, oradaki kurban yapayalnızdır. Yalnızlık acıyı büyütür. Dünya, mağdurun sesini duyar acıyı paylaşırsa acı azalmaz ama dayanışmanın gücü direnişi büyütür.

Bizi yenmişlerdi, yenildik. Bizi öldürdüler, öldük. Bizi insanlıktan çıkarmak istediler. Çıkmadık. Umudu öldürmek istediler, bece-remediler. Bizim en güçlü silahımız dünya atlasıdır. Bilemiyorum ne kadar gerçekçi ama, ben bugün hâlâ insan ve hâlâ ayakta isem, o uzak diyarlardan bana ve acılarıma sahip çıkan hiç tanımadığım insanlara da borçluyum...

Bu cehennem sıcağında Lübnan'da, Filistin'de, Irak'ta sönen hayatlara umut olmak için, bombaların silahların sesine karşı seslerimizi birleştirelim, işi gücü bırakıp savaş karşıtı gösterilere katılalım.

ABD'yi ve İsrail'i durduralım. Bunu daha önce yaptık, yine yaparız!

Melih Pekdemir Birgün gazetesi

Aziz Nesin
Bam teli
Can Dündar
CUMOK
Enver gökce
Enver Karagöz
Fikri Sönmez
Gülten Akin
Karamizah
Laz Kapital
Melih Pekdemir
Nazım Hikmet
Ofli hoca
Oguz Aral
Oguzhan Muftuoglu
Okuma kösesi
... weitere
Profil
Abmelden
Weblog abonnieren