Sitem hakkinda

Bu sitede diger sitelerden sectigim yada gazetelerden buldugum ve sizlerle paylasmak istedigim yazi,siir,resim vs seyleri bulacaksiniz.Umarim begenirsiniz.

Okuduklarim


Barış Pehlivan , Barış Terkoğlu
Metastaz

Dinlediklerim

Seyrettigim filmler

MISAFIR DEFTERI

Dienstag, 19. Juni 2007

Psikoloji bozma savaşları

17/06/07
Şimdi de gündemde ABD'deki Hudson Enstitüsünde tartışılan "Türkiye felaket senaryoları" var. Zaten bir takım senaryoların yürürlükte olduğundan kuşku duymadığımız bir ortamda bu tür spekülatif değerlendirmeler psikolojimizi fena halde bozuyor. Uzun bir süredir, tam teşekküllü bir psikolojik savaşa maruz kalmaktayız, hem de dört bir yandan: İçeriden ve dışarıdan, sağdan ve soldan... Psikolojik savaş Niyazileriyiz... Bilgi, haber, tevatür, yorum kirlenmesiyle kafalar cacık halde; belli ki her odak seçimlerden hükmen galip çıkma peşinde ve her yol mubah...

Malumunuz, ticarette reklam, siyasette propaganda, askeriyede psikolojik savaş hep aynı kaygıyla devreye girer: Hedef kitleyi ikna etmek ve rakipleri bertaraf etmek. Psikolojik savaşın en önemli silahı ise zihinleri felce uğratmak, bu amaçla dehşet ve korku salmak ve hatta bunun için terörün her türlüsüne başvurmaktan geri kalmamaktır. Kadim çağlardan beri durum şimdikinden farklı olmamış... Elbette gazete, radyo, televizyon ve bilhassa internet gibi tekno-ideolojik aygıtların gelişmediği çağlarda, maksada ulaşmak için daha "harbi" yöntemler kullanılırmış. Mesela Moğollar bu işin erbabıy-mış: Cengiz Han'ın leşkerlerinden önce, onların uyguladığı vahşetin korkusu gidermiş istila edecekleri memlekete. Cengiz Han miting yapıp katılımcıların sayılarını abartmayı henüz akıl edemediğinden, gece akınlarında at üstündeki her askerin eline üç meşale verirmiş ya da gündüzleri atların arkasına bağlattığı çalı çırpıyla öyle bir toz bulutu kaldırırmış ki, askerinin miktarı üç beş misli fazla görülürmüş... Cengiz Han'ın torunlarından Timurlenk ise Delhi kuşatmasında, şehrin önüne 90 bin kadar insan kellesinden bir piramit yaptırmış ve şehri böyle korku salarak teslim almış. Bazen de kuşattığı şehir surları üzerinden mancınıkla insan kellesi fırlattırır-mış. Tarihimizde Kazıklı Voyvoda diye bilinen Kont Drakula da önüne gelen Osmanlı'yı kazığa oturtarak yarattığı dehşet ortamı sayesinde, Romanya'ya yapılacak seferin iptal edilmesini dahi başarmış.

Bu türden korku salma yöntemlerinin modern çağda elbette bütünüyle terk edildiği söylenemez; mesela 40 yıl önce Vietnam'daki psikolojik savaş sırasında CIA, Phoenix Programı adıyla yürüttüğü bir dehşet kampanyasında işkenceyle katlettiği her Vietnamlının ağzına bir poker kâğıdı bırakarak imza atmayı huy edinmişti. İşte Irak'ta yediği haltlar da apaçık ortada, Ebu Gureyb Cezaevi'ni hatırlamak bile yeterli. Ama korku salmak isteyince bu iş artık radyonun, televizyonun devreye girmesiyle hitabet, muhtıralar vb. yoluyla daha fazla yaygınlaşabi-liyor. Hitler'in bu konuda ne denli cazgır olduğu biliniyor. Kitlelerin gözünün içine bakarak yalan söylemek ve bu yöntemle terör estirmek ya da Hudson Enstitüsü'ndekiler türünden felaket senaryoları kaleme almak, mancınıkla kelle fırlatmaktan daha az etkili değil. Yani yalanla dolanla beyin yıkamak yanı sıra, andıçlamak, internet imkânlarından yararlanmak, psikolojik savaşa post modern bir hava da katıyor.

Her kesimin seçim stratejisi, haliyle, sayısalın siyasalını yakalayıp siyasalın sayısalına sahip olmak ise gerisi boş laf... Seçim kampanyalarının start almasıyla, siyasi partiler de propagandalarını korku üzerine oturtarak seçmenden oy istedikleri, bir nevi psikolojik savaş olarak sürdürüyorlar. Baykal'ı dinliyoruz, AKP iktidar olursa başımıza gelecekleri öğrenip dizlerimizin bağı çözülüyor. Erdoğan'ı dinliyoruz keza tersten ama aynı felaket tellallığı. Bahçeli'nin homurtularından ne dediğini pek anlayamıyoruz ama yürek ferahlatmadığını kestirebiliyoruz.

Sonuç olarak kimi dinlersek, psikolojimiz bozuluyor. Neyse ki memleketimizde her derde deva var. Mesela ben bu sıralar unvanları arasında "gazeteci, yazar, şair, ressam, bilim adamı, araştırmacı" sıfatları bulunan "Adana bağımsız ve bağlantısız milletvekili adayı" Abdurrahman Boztaş'a meftunum. Muhteşem bir sloganı var: "Biz fırıldak değiliz!" Tarifi imkânsız bir propaganda videosu çektirmiş. İnterneti olan mutlaka izlesin: http://www.habermeydani.com/haberoku.asp?id=4350 Ne yalan söyleyeyim, kendimi siyasi inançlarıma, ideolojime ters düşmüş halde hissetmesem ve seçim bölgemde olsa, oyumu derhal bu bağımsız ve bağlantısız adaya verirdim... Gerçi laf aramızda, bu furyada oyumu hangi adaya verirsem vereyim, hiçbir "değere" ters düşmüş filan sayılmam ki...

Aziz Nesin
Bam teli
Can Dündar
CUMOK
Enver gökce
Enver Karagöz
Fikri Sönmez
Gülten Akin
Karamizah
Laz Kapital
Melih Pekdemir
Nazım Hikmet
Ofli hoca
Oguz Aral
Oguzhan Muftuoglu
Okuma kösesi
... weitere
Profil
Abmelden
Weblog abonnieren