Sitem hakkinda

Bu sitede diger sitelerden sectigim yada gazetelerden buldugum ve sizlerle paylasmak istedigim yazi,siir,resim vs seyleri bulacaksiniz.Umarim begenirsiniz.

Okuduklarim


Barış Pehlivan , Barış Terkoğlu
Metastaz

Dinlediklerim

Seyrettigim filmler

MISAFIR DEFTERI

Yaban ördeği veya maymun olmak

Uzunca süredir bir hayli seferi bir hayat yaşıyorum. Bu nedenle gündeme ilişkin tartışmaları yakından takip edemiyorum. Zaman zaman yazılarımda eski yazılarıma gönderme yapmamın nedeni biraz da bu. Bazen farklı anlamlandırmalara da yol açabiliyor ama, önceki bir yazımda da aktarmıştım Mevlana'nın deyişini: (galiba şöyle bir şeydi: "Ne kadar bilirsen bil, anlatttığın şey, dinleyenin bildiği kadardır."

Bugün de öyle bir gün işte. Yazacaklarımın çoğu bana gönderilmiş yazı veya notlardan oluşuyor:

Yaşadığımız zamanın bozucu özelliklerinden birinin bireyciliğin kutsanması olduğunu söylemek mümkün. Oluşturulan yeni hayat tarzının esası bir bakıma bu kavram üzerine kuruldu. "Hayat kısa keyfine bak diyorlar." Neoliberaliz-min yaratmak istediği toplum, haksızlığa, eşitsizliğe ve zulme itiraz etmek yerine, kendilerini "kurtarmaya" çalışan ve kendi başlarına gelmedikçe sorunlara seyirci kalan insanlardan oluşan bir toplumdu. Başlangıçta garipsenen "Dayanışma" kavramının parti adına eklenmesi bu bakımdan önemliydi. İlk bölüm bu konuda:

"Öteden beri insanın kendi çıkarını her şeyin önüne almasının ve 'ben' kavramının bir tür 'bencilliğe' varmasının "doğal" olduğu varsayılır ve bu konuda doğadan örnekler verilir. Bu konuyla ilgili olarak şöyle bir deney aktarılır:

Bir maymunu yavrusu ile birlikte bir kafese kapatmışlar ve sonra kafesin iletken olan zeminini ısıtmaya başlamışlar. Zemin ısındıkça iki maymun da önce zıplamayarak ayaklarını yanmaktan kurtarmaya çalışmışlar. Isı biraz daha artınca anne maymun önce yavrusunu kurtarmak için kucağına almış. Ama sıcaklık dayanılmaz hal alıp artık ayaklarını iyice yakmaya başlayınca, yavrusunu yere koyup üstüne çıkmış.

Bu şekilde bireyin kendi çıkarını temel almasını haklı çıkarmak için verilen örneklere karşı, yaban kazlarının veya kargaların kendi içlerindeki dayanışmayı gösteren örnekler de var.

Bir yaban ördeğinin yumurtaları arasına keklik yumurtası da karışmış. Kuluçkaya yatan ördeğin yumurtalarından birçok yavru çıkar ve ördek, onların arasındaki kekliği de sahiplenir. Hep birlikte kırda dolaşırken, yavrulardan birini kapmak isteyen tilkinin saldırısıyla karşılaşırlar. Ama anne ördek, yavrulardan hiç olmasa birini, belki keklik yavrusunu vererek kendi canını kurtarabilecekken, tilkiye karşı koymaya çalışır. Bir tek yavrusunu feda etmektense kendi canını ortaya koyar."

İnsanın atasının maymun olduğu söyleniyor. Ama bakarsanız yaban ördeği olmak bile maymun olmaktan iyi gibi görünüyor!

İkinci aktaracağım yazı bölüm felsefeden: Sizce herşey bölünebilir mi? diye başlıyor:

"Bölünemez derseniz, söyleyeyim, Elea'lı-lar da sizin gibi düşünüyordu. Bazı şeylerin bölünebilir bazı şeylerin bölünemez olduğu fikrini de kabul etmiyorlardı. Parçalara ayrıla-mayan birşey, parçalardan yapılmış olamayacağından bu iki türün tek kökeni olamaz demişlerdi. Herşeyin ardında tek töz varsa, mantıksal olarak değişme saçmalıktır diyordu Ele-alı Parmenides (M.Ö. 510). Bölünür derseniz, yandaşlarınız arasında Tales'i (M.Ö. 600), Pi-tagoras'ı (M.Ö. 525/500), Herakleitos'u (M.Ö. 500) bulacaksınız. Onlarsa, her şeyin başka tek şeyden doğduğunu, tek temel töz bulunmasına karşın şeylerdeki çeşitliliğin kaynağının bu olduğunu, Tek'in çok olduğu sürecin değişme süreci olduğunu ileri sürüyorlar. Par-menides'in öğrencisi Zeno (M.Ö. 489), dünya çoğuldur ve birimlere bölünebilir iddiasını saçmaya indirgeyerek değişmenin olmadığını anlatabilmek için hareket problemini bakın nasıl ele almış.

Bir yarış kulvarı düşünün; uzunluğu x olsun. Herşey bölünebilirse, yarış kulvarı da bölünebilir. Koşucu sonraki noktaya varabilmek için önceki noktayı geçmek zorundadır. Öyleyse kulvarın sonuna, tam yarısındaki noktayı (x/2) geçmeden ulaşamaz; kalan uzunluk da ikiye bölünebilir, benzerlikle kulvarın 3X/4 mesafesinin bitim noktasını geçmeden bitişe ulaşamaz. Kalan mesafe gene ikiye bölünebilir. Her yarılamadan sonra geride bir kalan vardır ve bu kısımda bölünebilir olduğundan bölme işlemi sınırsızdır (x/2+x/4+x/8+ ....). Demek ki yarışçı koşuyu tamamlayabilmek için sonsuz sayıda noktayı geçmek zorundadır. Koşucunun bitiş noktasına vadığını hepimiz bildiğimize göre bunu sonlu sayıda anda (moment), t gibi bir sürede yapmştır. Sonsuz sayıda nokta sonlu zaman miktarında nasıl aşılabilmiştir? Buna dayanarak Zeno, hareketin dolayısıyla değişmenin açık bir tanımının bulunmadığını, çokçu dünya anlayışının çözümsüz saçmalıklara indirgendiğini ileri sürüyor. Elea, okulunun iddia ettiği gibi hareketin bir yanılsama olduğunun kabul edilebileceğini söylüyor.

Hegel'in, "diyalektik Zeno ile başlar" dediği ve Engels'in Anti-Dühring'te "hareket çelişkidir" diye yazdığı dikkate alınırsa problem üzerinde önemle düşünmeye değer."

Oguzhan Muftuoglu

Trackback URL:
https://akpinar.twoday.net/stories/3422367/modTrackback


Aziz Nesin
Bam teli
Can Dündar
CUMOK
Enver gökce
Enver Karagöz
Fikri Sönmez
Gülten Akin
Karamizah
Laz Kapital
Melih Pekdemir
Nazım Hikmet
Ofli hoca
Oguz Aral
Oguzhan Muftuoglu
Okuma kösesi
... weitere
Profil
Abmelden
Weblog abonnieren