Sitem hakkinda

Bu sitede diger sitelerden sectigim yada gazetelerden buldugum ve sizlerle paylasmak istedigim yazi,siir,resim vs seyleri bulacaksiniz.Umarim begenirsiniz.

Okuduklarim


Barış Pehlivan , Barış Terkoğlu
Metastaz

Dinlediklerim

Seyrettigim filmler

MISAFIR DEFTERI

Sonntag, 21. Januar 2007

Ne mutlu Türküm diyene!

Sevgili Hrant, Seni gözbebeğimiz gibi kollamamız gerektiği halde, beceremedik, sana kıymalarını engelleyemedik.

Agos'un önünde sana kalkan olmaya çalışan aydınlara inat, faşistler, gazete önündeki eylemlerinde "Bir gece ansızın gelebiliriz," dediler ve dediklerini yaptılar, gecenin karanlığına sığınmaya bile gerek duymadılar.

Senin katilin 301'dir, milliyetçiliktir desem, belki soyut kalacak ama biliyorum öyle. Mahkeme koridorlarında, "İşini bitireceğiz," "Kafanı koparacağız," diye tehdit edenler, şimdi arkandan şiddete nasıl karşı olduklarını anlatıp, bizlerle alay ediyorlar.

Valilikte ayağını denk almanı söyleyenler, şimdi suçüstü yakalanmanın paniğini yaşıyorlar.

Linç girişimlerini, "Vatandaş tepkisi," olarak görüp, onaylayan Baykal, konunun milliyetçilikle ilgisi olmadığını söyleyip, "Milliyetçiler bana cinayet işliyor dedirtemezsiniz," masalını tekrarlamaktan hiç utanmıyor. "Cenazeye katılacak mısınız?" diye sorduklarında, hiç sıkılmadan "Programıma bakacağım, partime danışacağım," diyebiliyor.

"Kurtlar vadisi" dizleri gibi, insan olmayı değil de kurt gibi olmayı gençlerimize telkin edenler, şimdi kına yakabilirler.

Hrant'ı ve aydınları hedef olarak gösterenlerin siyasi sorumluluğu ortada, onu koruması gereken devletin ağır sorumluluğu var. Bir avuç Ermeni'ye tahammül edememek, nasıl bir akıllara ziyan durumdur? Azınlık mülklerini talan edenler, sahiplerine hiç dayanamıyorlar.

Diyeceksiniz ki mahkemelerde onu doğru dürüst koruyamayanların, niye böyle bir niyeti, derdi olsun? Belki de haklısınız.

Bayezıt'ta haberi duyduğumda, kendim 15 dakikada Agos'ta olabilirken, Cumhuriyet Başsavcımız bir saatin sonunda teşrif edebiliyorsa, daha ne konuşuyoruz ki?

Senin çokkültürlü ve çok kimlikli Türkiye özlemini paylaşamayanlar tetikçi bulmakta hiç zorlanmadılar. Bu ülkede nefret ekenler, seni hemen ilk fırsatta biçebildiler.

Kadıköy'de "Birarada yaşamı savunalım" mitinginde alanda dolaşırken ne kadar umutluydun.

"Bu ülkede güvercinlere dokunmazlar," diyen yazını okuyunca, keşke dedim, keşke yaşasaydı da, hafta sonu buluşmamızda onu yine uyarsaydım.

Bayezıt meydanında hızla arabasını sürüp bir güvercini öldüren adamın umursamazlığının hikayesini seninle paylaşsaydım ve deseydimki sana, "Sevgili Hrant, bu memleket, bu İstanbul, artık senin yurttaşlarının terk ettiği eski İstanbul değil."

Sevgili kızının dediği gibi, "Alçaklar seni ancak arkadan vurabilirlerdi." Önüne çıkmaya cesaret edemediler. Fikrinin karşına, fikir inşa edemediler.

Sen her davada ölüyordun zaten, her kem söz seni bitiriveriyordu zaten. Hep toplumun kendisiyle ve tarihiyle yüzleşmesini istedin. Yüzsüzlüğün alıp başını gittiğini görmek istemedin.

Faşist güruhlar seni öldürdüklerini sanıyorlar. Halbuki sen onları nefretleriyle başbaşa bıraktın.

Kulağımda eşinin, "Keşke gitseydik bu memleketten, keşke sözümü dinleseydin," feryadları... Canım çok sıkkın; siz aldırmayın bu yazdıklarıma ve her gün bağırmaya devam edin: "Ne mutlu Türküm diyene," diye.. Eğer gerçekten kendinizi mutlu hissediyorsanız...

Ufuk Uras

Daha önce neredeydiniz?

Nasıl bir ülkede yaşıyoruz biz? Bu nasıl bir zaman? Sonunda Hrant'ı da vurdular, göz göre göre. Şimdi herkes katilleri lanetliyor. Bu kurşunlar hepimize diyorlar. Kusura bakmayın. Sormak istiyorum: Daha önce neredeydiniz?

***

Kimdi o manşetleri atanlar?

Bir iki çocuk bayrağı yere attı diye,

Ermeni konferansı ertelenirken,

İnsanlar fikirleri yüzünden sokaklarda mahkeme kapılarında linç edilmek istenirken,

İnsanları milliyetçi hezeyanlara sürükleyen o manşetleri atanlar kimdi?

Şimdi gözyaşı dökenler de onlar değil mi?

Tabii, bir de sokaklardaki kışkırtılan milliyetçi hezeyana sahip çıkarak nemalanmak isteyen kimi sol siyasetçilerimiz de vardı değil mi?

* * *

Görüyor musunuz, ne kadar çok seviliyormuş Hrant, nedense hep böyle oluyor. Vurulup öldükten sonra çok seviyoruz insanları.

Keşke bu sevgiyi onlar böyle sokak ortasında vurulup ölmeden gösterebilseydik.

Ermeni milliyetçiliğindeki Türk düşmanlığını eleştirdiği bir yazısından dolayı Türk düşmanlığı yaptığı gibi saçma bir iddiayla yargılanırken gösterebilseydik.

O mahkeme kapılarında muhtemel katillerinin saldırısına uğradığında,

Bütün sevenleri ve hepimiz onunla birlikte yaşamaktan mahrum kalmadan gösterebilseydik...

* * *

Sevgili Hrant, belki görüyorsundur, ne kadar çok sevenin varmış bu ülkede.

Şimdi herkes senin bu ülkeye, bu ülkenin insanlarına nasıl büyük bir sevgiyle bağlı bir insan olduğunu anlatıyor.

Bu yüzden artık belki bağışlarsın bizi.

Tanışmıyorduk, arkadaşım değildin belki, ama arkadaşlarımın arkadaşıydın. Ve biliyorsun sen, yanındaydık her zaman.

Şimdi hepimiz arkandan gözyaşı döküyoruz birlikte.

Güle güle sevgili Hrant,

Güle güle kardeşim!

Oğuzhan Müftüoğlu

Aziz Nesin
Bam teli
Can Dündar
CUMOK
Enver gökce
Enver Karagöz
Fikri Sönmez
Gülten Akin
Karamizah
Laz Kapital
Melih Pekdemir
Nazım Hikmet
Ofli hoca
Oguz Aral
Oguzhan Muftuoglu
Okuma kösesi
... weitere
Profil
Abmelden
Weblog abonnieren