Sitem hakkinda

Bu sitede diger sitelerden sectigim yada gazetelerden buldugum ve sizlerle paylasmak istedigim yazi,siir,resim vs seyleri bulacaksiniz.Umarim begenirsiniz.

Okuduklarim


Barış Pehlivan , Barış Terkoğlu
Metastaz

Dinlediklerim

Seyrettigim filmler

MISAFIR DEFTERI

SOL

Bu gün Türkiye siyasetinde temel sorun gerçek bir sol muhalefetin bulunmayışıdır. Evet, geçen sayıdaki yazıda da dediğim gibi, sendikalarımız, sol partilerimiz, aydınlarımız, gençlerimiz, güçleri yettiğince mücadele ediyorlar belki ama, fikri birlikten yoksun, güçsüz, dağınık ve etkisiz.

Muhalefet görevi bu durumda, sanki orduya ve o paralelde hareket ederek devrimci kimliğini yitiren ve muhafazakarlaşan Kemalist aydınlara kalmış gibidir.

Bu durumda, iktidarın icraatları karşısında etkin bir alternatif güç olarak ortaya çıkma anlamında, "ortada sol bir muhalefet yok" demek, sanırım mücadele eden insanlara karşı haksızlık sayılmaz. AKP iktidarı solun içinde bulunduğu bu ideolojik ve örgütsel paramparçalık zemininde sürüyor.

Bu durum, köklü bir değişiklik olmadıkça, sol açısından siyasal gündemin birinci maddesi olmaya devam edecek. Bu yüzden konu üzerinde tartışmayı sürdürmekte yarar var.


***


Bu gün parlamentoda temsil edilen tek "sol" parti olan CHP'nin (gerçek bir sosyal demokrat parti olup olmaması bir yana) etkin bir muhalefet yürütmediği herkesin kabul ettiği bir gerçek.

Sosyal Demokrat cenahta CHP dışında SHP, DSP; YTP gibi partiler var. Bu cenahta yaşanan kişisel veya grupsal çekişmelerin arka planında yatan temel sorun, genel olarak sosyal demokrasinin sermayenin (neo liberal) tercihleri nedeniyle, eski refah devleti bağlamındaki misyonunu yitirmiş olmaktan kaynaklanan ideolojik bunalımında yatıyor. Bu bunalım çerçevesinde CHP küresel rüzgarların etkisiyle sağa kayarak önce liberal eğilimlerin peşine takıldı, kendi zeminini kaybettikçe güç yitirdi; güç yitirdikçe bölündü. Buradaki bölünme, solun diğer (sosyalist) kesimi için de geçerli olduğu gibi, güçsüzlüğün ve zayıflığın asıl sebebi değil, sadece bir sonuç.

Genel olarak sosyal demokrasinin kendi başına etkin bir sol bir muhalefet rolü üstlenmesi beklenemez. Hemen her zaman sosyal demokrasi kendi solunda gelişen bir devrimci hareketin itkisiyle sola yönelmiştir.

O halde asıl sorunu sosyal demokrasinin solunda, devrimci cenahta aramak gerekir.


***


Devrimci cenahın temel görüntüsü de, ideolojik ve örgütsel zayıflık ve büyük ölçüde bu zayıflıktan kaynaklanan parçalanmışlıktan ibaret.

Güçlü bir toplumsal temelden yoksunluk ve zayıflık Türkiye devrimci hareketinin ancak zaman zaman aşabildiği temel bir özelliğidir. Burada bunun tarihsel nedenleri üzerinde durmaya gerek yok, ama, sırası gelmişken bir küçük saptama yapmadan geçmeyelim. Türkiye, modern yakın tarihinin uzun bir dönemini, bağımlı kılındığı ABD emperyalizminin soğuk savaş siyasetleri doğrultusunda, her türlü muhalefet hareketinin baskı ve şiddetle yok edilmesine dayanan, demokrasiden çok faşizme yakın bir yönetim anlayışıyla yönetilmiştir. Bu süreçte halkın aşağıdan yukarı gelişen her türlü devrimci uyanış hareketi ezilerek yok edilmiştir. (Unutulmasın, şimdilerde bütün dünya ile birlikte, bizim basınımızda da sergilenen resimlerdeki işkence görüntülerinin çok daha fazlası, bu ülkenin özgürlüğü ve bağımsızlığı için mücadele eden devrimcilere yıllarca uygulandı.) Muhalif sol üzerinde konuşurken, elbette bu gerçeği bir kenara yazmadan geçmek olmaz.

Bu gün gelinen noktada ise, bu devlet yapısının (küreselleşme ve onun bir parçası olarak gelişen AB süreci gibi) dışsal etmenler doğrultusunda da olsa revize ediliyor olması solda bir ikilem yaratıyor. Bu "değişim" sürecini yeni bir çağa geçiş yönüyle ele alan bir yaygın eğilim AKP iktidarına karşı hayırhah bir tavrı besliyor. Oysa, sol ancak mevcut iktidara karşı (elbette ciddi ve tutarlı ) bir muhalefet üzerinden gelişebilir. Anti- emperyalist bir görünüm altında eski (yeni sömürge ) devlet yapısının savunulmasına indirgenmiş bir milliyetçi solculuğun hiç bir gelişme şansı olamayacağı ortadadır. Çünkü her şeyden önce onu, dayandığı uluslar arası sermaye terk etmiş durumdadır. AKP ise mevcut sistemin, yeni, baskın yöneliminin uygulayıcısıdır. Bu yüzden muhalefetin yönelmesi ve vurgu yapılması gereken yön burasıdır. Muhalefetin kurulacağı yer ise solun uzun süredir takılıp kaldığı "laiklik", "insan hakları", "kimlikler sorunu", "demokrasi", "özgürlük" gibi AB münderecatında yer alan konular olamaz. Orada top Tayyip'in ayağındadır ve üzerine her gittiğinizde çalımı yersiniz.

Bu yüzden muhalefet alanı, aynı zamanda AKP'nin zayıf karnı olan sokaktaki insanların, gençlerin, işszlerin, köylülerin, yoksulluk içindeki kalşkın her gün canının acıdığı konular olmak zorundadır.

Solun çokca şikayet edip durduğumuz "kıyıya vurmaktan", "tatlı su" veya "mavi yolculuk" solu olmaktan kurtulmasının yolu da oradan geçiyor.

BİRGÜN » Oğuzhan Müftüoğlu - SOL - 24/05/2004

Trackback URL:
https://akpinar.twoday.net/stories/451319/modTrackback


Aziz Nesin
Bam teli
Can Dündar
CUMOK
Enver gökce
Enver Karagöz
Fikri Sönmez
Gülten Akin
Karamizah
Laz Kapital
Melih Pekdemir
Nazım Hikmet
Ofli hoca
Oguz Aral
Oguzhan Muftuoglu
Okuma kösesi
... weitere
Profil
Abmelden
Weblog abonnieren