Sitem hakkinda

Bu sitede diger sitelerden sectigim yada gazetelerden buldugum ve sizlerle paylasmak istedigim yazi,siir,resim vs seyleri bulacaksiniz.Umarim begenirsiniz.

Okuduklarim


Barış Pehlivan , Barış Terkoğlu
Metastaz

Dinlediklerim

Seyrettigim filmler

MISAFIR DEFTERI

Resim

Mittwoch, 21. Juni 2006

..

biraradabanner2

Sonntag, 11. Juni 2006

Özgür, Eşit, Demokratik bir Türkiye'de Birarada Yaşamı Savunalım

biraradayasam

10. kuruluş yılımızda programımızı ve tüzüğümüzü yeniledik… Emperyalizme ve kapitalizme karşı emek güçlerinin siyasi iktidarını kurma mücadelemizdeki kararlılığımızı ve azmimizi bir kez daha vurguladık… Yeni bir eylem kılavuzu oluşturduk.

Şimdi artık yürümenin, sesimizi yükseltmenin, özgürlük ve eşitlik türkülerimizi yeniden daha yüksek söylemenin zamanıdır. Şimdi bu ülkenin, bu memleketin bizim sesimize ihtiyacı var. Milliyetçiler ve neo-liberallerin sesi ülkemizi boğdu, halkımızı yoksullaştırdı insanımızı insanlıktan çıkardı. Dayanışmacı bir kültürün yerine rekabetçi bir kültürü egemen kıldı. Farklı olana, farklılığını ifade edene dair hoşgörüyü yıktı.

Buna neden olanların sesi karanlığın sesi; hükümranlıklarının devamı ise karanlığın kendisidir. Devrimcilerin sesi, barışın, kardeşliğin, dayanışmanın sesi; gelecek ufukları ise aydınlığın kendisidir. Şimdi bu sesi ve isteği yükseltmenin tam zamanıdır. İnsanı kişiliksizleştiren, sömüren, ezen, yoksullaştıran, tek tipleştiren, yabancılaştıran bu düzene boyun eğmeyi reddedenlerin artık yeni bir yaşamı örmeleri gerekiyor.

ABD emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi tüm bölge ve ülkemizi etnik çatışmaların kanın, gözyaşının, acının merkezi haline getiriyor. 11 Eylül saldırıları sonrası dönemin “güvenlikçi” söyleminden nemalanmak isteyenler milliyetçi şoven çevreler şimdi de kardeş kavgasını körüklüyorlar. Türkiye’yi etnik milliyetçilik ve linç kültürünün hakim olduğu bir şiddet sarmalının içine çekiyorlar.

Bugün Türkiye toplumu giderek bir iç çatışma sürecine evriliyor. Kürt sorununda ortaya çıkan çözümsüzlük ve yeniden başlayan çatışma ortamı bu süreci besliyor. Bu çatışma hali Türkiye toplumunda bir arada yaşama duygusunu zayıflatıyor.

Bugün bu çatışma ortamına dur demek, toplumu eşitlik ve özgürlük talepleri etrafında bir araya getirmek, özgür, eşit ve demokratik bir Türkiye’de bir arada yaşamı savunmak en devrimci ve insani görevdir. İnsanım, demokratım, devrimciyim, sosyalistim diyen her yurttaşın milliyetçi, şoven ve neo-liberal güçlerin toplumu parçalayan politikalarına karşı toplumu eşitlik ve özgürlük temelinde birleştirme görevinden kaçabilme şansı yoktur.

Ne sermaye düzeninin AKP’si, ne CHP’si, ne DYP’si, ne ANAP’ı, her biri diğerinin varlık gerekçesi, özde aynı politikaların uygulayıcısı gerici, ırkçı, şovenist, neo-liberal bu güçler eşit ve özgür bir ülke yaratamazlar.

Şimdi bu güçler önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı ve genel seçim öncesinde halkımızı sahte kutuplara ayırıyor. Kırk satır mı, kırk katır mı diyor. Toplumu geriyorlar. Türban, Kürt sorunu, Kıbrıs ve azınlık meseleleri üzerinden iktidar kavgası yürütüyorlar. Onların bu kavgasından özgürlük, eşitlik, adalet ve barış çıkmaz.

Hem eşitlik, hem özgürlük için var olduğumuzu göstermeliyiz. Bugün bu oyunları bozmanın toplumu parçalayan siyasetlerin önüne geçmenin en önemli ayağı Kürt sorununun bugünkü evresinde yeni bir siyaseti dillendirmektir.

Bu sorun ne devletin, ne PKK’nın, ne de bölgede hegemonya kavgası sürdüren emperyalistlerin “diplomasisine” terk edilemez. Şimdi çözümsüzlüğü ve beraberinde parçalanmayı yaratan bu seslerin karşısında başka bir sese ihtiyaç var.

Kürt sorunu yeni bir aşamaya evrilmiştir. 2005 Newroz’u yeni sürecin miladı dır. Mersin’de Türk bayrağının yakılma girişimi ve sonrasında geliştirilen linç psikolojisi, çatışmaların yeniden başlaması, Şemdinli vakası, Diyarbakır olayları, Şemdinli iddianamesini hazırlayan savcının görevden alınması, sorunun tekrar bir asayiş sorunu olarak değerlendirilmesi, yeni Terörle Mücadele Yasası’nın hazırlanması, TSK’nın sınır ötesi operasyon için sınır bölgelerine asker sevkıyatı arada verilen küçük muhtıralar ve siyasette ordunun artan rolü ve iktidar ilişkilerindeki kayma bu sürecin özet görüntüleridir.

Bu süreç yönetenler ve PKK bakımından, karşılıklı olarak birbirini besler hale gelmiş çözümsüzlük siyasetinin geliştiği bir süreçtir. Bu çözümsüzlük siyaseti özellikle batıda Kürtler’le iç içe yaşanan yerlerde toplumsal çatışmalara yol açacak bir durum yaratmaktadır.

Bugün çözümsüzlüğü aşacak barışçıl, demokratik çözümün olanaklarını yaratmaya ihtiyaç vardır. Bunun bir yanı yaşadığımız-çalıştığımız her yerde bu çözümsüzlükten beslenen ve provoke edilen gerilimlerde tahammülü, anlamayı, konuşabilmeyi, tartışabilmeyi hakim kılacak müdahaleleri geliştirmek ise diğer yanı da barışçıl, demokratik siyaset olanaklarının artırılması ve bu alanın geliştirilmesidir. Bunun ilk ve önemli adımı ise “seçim sistemi, siyasi partiler yasası ve seçim barajları”dır.

Çözüm olanaklarının yaratılacağı yerler öncelikli olarak çözümsüzlüğün en çok tahribat yaratacağı yerlerdir. Şimdi yapılması gereken mahallelerde ve sokaklarda Türk- Kürt çatışmasına karşı barışı ve bir arada yaşamayı örgütlemektir. Ortak inisiyatifler oluşturmak, bu inisiyatifleri güçlendirmektir. Karşılıklı ön yargıları giderecek, ortak paylaşma ve dayanışma zeminlerini oluşturacak işleri çoğaltmaktır.

ÖDP işte bunun için: “Özgür, Eşit, Demokratik bir Türkiye’de Birarada Yaşamı Savunalım” başlığında bir siyasal faaliyet başlatıyor. ÖDP bu faaliyet kapsamında birarada yaşama programını ilan edecek, bu programı bütün halkımızla paylaşacak, mahallelerde ve sokaklarda birarada yaşamı savunma inisiyatiflerini geliştirmeyi ve bu inisiyatiflerin önünü açmayı hedefleyecek, 25 Haziran’da İstanbul’da Özgür, Eşit, Demokratik Bir Türkiye’de Birarada Yaşamı Savunanlarla büyük bir buluşma gerçekleştirecek, 26 Haziran’da ise illerden temsilcilerle, illerde hazırlanmış Halkın Dosyalarını gerekli yerlere iletecektir.

TOPLUMU PARÇALAYAN
MİLLİYETÇİLİĞE VE NEO-LİBERALİZME TESLİM OLMAYACAĞIZ!

ÖZGÜR EŞİT DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE KURACAĞIZ!
BİRARADA YAŞAMI SAVUNACAĞIZ!

17 Mayıs 2006

Dienstag, 27. Dezember 2005

Baskilar

b11

Dienstag, 13. Dezember 2005

Yorumsuz

Gaz

Mittwoch, 7. Dezember 2005

Kuslar

gecevegunduztablo
Bir resme bakmak
İlk kez, Nicos Poulantzas’ın Türkçe’ye çevrilen bir kitabının kapağında görmüştüm MC Escher’in Gece ve Gündüz adlı resmini. Takılı kalmıştı zihnime tıpkı insanın ezberinde kalan bir dize gibi. Geceden gelen ve gün ışığına uçan siyah kuşlarıyla, gün ışığından gelen ve geceye uçan beyaz kuşlarıyla, iç içe geçen kuşlarıyla gözü hep yanıltan ve aynı anda farklı yönlere götüren bir resimdi. Yeryüzünün giderek siyah ve beyaz kuşlara dönüştüğü, siyah kuşların daha belirgin olduğu yerlerde beyaz kuşların görülmediği, beyaz kuşların belirgin olduğu yerlerde siyah kuşların görülmediği baş döndüren yön kaybettiren bir resimdi. Bir bakıma aynı yerden gelen ve aynı yere giden kuşların resmi, bir bakıma zıt yönlere giden zıt renkli kuşların resmi. Bu resme belki de en çok Afşar Timuçin’in “İçimizdeki bütün düzlükleri/İçimizde yalancı çıkaran yüksekler var” dizesi yakışırdı veya Nazım Hikmet’in “bir gönülde iki sevda olmaz/yalan/olabilir” dizesi. Belki de İsmet Özel’in “İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse diğerine sağır” dizesi. Kim bilir belki hepsi.

GECE VE GÜNDÜZ

Gece ve Gündüz sadece siyah ve beyazın simetrisi değildi. Her şeyin zıddına dönüşebilme, zıddı olma imkan ve tehlikesini içinde taşıdığını anlatıyordu. Sadece bunu değil kuşkusuz, beyaz kuşların siyah kuşların arasından süzüldüğünü. Beyaz kuşların siyahları, siyah kuşların beyazları var ettiğini de. Resmin koyu yanına baktığınızda açık yanındaki ayrıntıları, açık yanına baktığınızda koyu yandaki ayrıntıları gözden kaçırabilirsiniz. Resmin bütününe bakmak o kadar zor ki. Gözleri yorar.

Gerçek hangisi, gece nerede başlıyor ve gündüz nerede bitiyor? Siyah kuşlar nerede başlıyor, beyazlar nerede bitiyor? Neden yeryüzüne yaklaştıkça siyah ve beyaz kuşlar belirsiz hale geliyor. Yoksa uzaktan bambaşka gördüğümüz kuşlar yaklaştıkça sıradan şekillere mi dönüşüyor? Yoksa bu kadar köşeli hale getirdiğimiz hayat, en olmadık yerde ellerimizden kurtulup uçuyor mu?

Neden karşıt gibi gözükenlerin bazen aynı olduğunu anlamak o kadar çok zaman alıyor veya aynı olanların aslında ne kadar farklı olduğunu anlamak istemiyoruz?

Gece ve gündüz arasında, siyahla beyaz arasında upuzun bir gri var; aradaki gri tonlar olmaksızın siyah ve beyaz yok. Hayatı “biz ve onlar” diye okumak, insanları “bizden ve onlardan” diye tasnif edince bu griden kurtuluyoruz? Arası yok! Ya bizden ya onlardan yana! Sınır tam neresi, ya sınırın sınırı? Yoksa aslında o sınır hep değişiyor mu? Dün bizim tarafta olan yarın karşı tarafta nasıl oluyor? Biz mi yerimize çakıldık, karşı taraftaki mi çok uzaklaştı?

RESİMDEKİ BEYAZ KUŞLARI GÖRENLER

Resimde sadece beyaz kuşları görenlerle, resimde sadece siyah kuşları görenlerin aslında aynı şekilde baktıklarını anlamak o kadar zor mu? Resimde sadece beyaz kuşları gördüğünüz için, “resimde siyah kuşlar var” diyen arkadaşlarınızla yolunuzu ayırdığınız, selamı sabahı kestiğiniz, onları “siyasal körlükle” suçladığınız oldu mu hiç? Resimde hem beyaz hem siyah kuşlar var diyenleri “idareimaslahatçı” diye küçümsediniz mi hiç? Yıllar sonra o resme yeniden baktığınızda hem siyah hem beyaz kuşları fark ettiğinizde içinizin cız ettiğini hissettiniz mi hiç? Yıllar yıllar önce, o resimde sadece beyaz kuşları görenlerin, daha sonra aralarından “resimde siyah kuşlar var” diyen liseli bir genç kızı pusuya düşürüp öldürdüğünü, yıllar yıllar sonra öğrendiğinizde ürperdiniz mi hiç?

Hiç şöyle düşündünüz mü; iyi ki aynı resme bakıp farklı resimler görebiliyoruz!

Sonntag, 27. November 2005

Polis öğretmen dövdü

cilali1

Donnerstag, 24. November 2005

...

cilali

Dienstag, 26. Juli 2005

Ceyhun Yilmaz

pv_12601808aeee7258b5194a4669e55f8043f75d2c

Donnerstag, 7. Juli 2005

Müzik

anjelika4

Montag, 27. Juni 2005

...

kazim20koyuncu-dekupe

mu959930oa548_125

Aziz Nesin
Bam teli
Can Dündar
CUMOK
Enver gökce
Enver Karagöz
Fikri Sönmez
Gülten Akin
Karamizah
Laz Kapital
Melih Pekdemir
Nazım Hikmet
Ofli hoca
Oguz Aral
Oguzhan Muftuoglu
Okuma kösesi
... weitere
Profil
Abmelden
Weblog abonnieren